Perde Arkasındaki Büyük Oyun: Çin’in Yükselişi ve Engellenme Çabaları
Dünya sahnesinde oynanan büyük oyunun perdesi aralandığında, gözler hızla yükselen güce çevrildi.
O dev Çin’dir. Ekonomik ve teknolojik atılımlarıyla küresel dengeleri sarsan devin ilerleyişi, bazı çevrelerde derin rahatsızlık yaratıyor. “Kuşak, Yol” gibi iddialı projelerle dünya ticaret haritasını yeniden çizen Çin’in, Kafkasya’dan Pakistan’a, oradan İç Anadolu’ya uzanan kritik ticaret yollarının kontrol altına alınması, büyük stratejinin temelini oluşturur.
Yolların ekonomik ve jeopolitik önemi göz ardı edilemez; aksine, hayati gerçektir. Liderlerin sürece verdiği destek, kendi küresel ticaret çıkarlarını koruma ve yükselen gücün yayılmacılığını engelleme arayışıyla birebir örtüşür. Yalnızca ekonomik rekabet değil, küresel hegemonyanın yeniden tanımlandığı meydan okumadır.
Ortadoğu Kazanı: Kan, Petrol ve Stratejik Anahtar
Ortadoğu, adeta kaynayan kazan. Küresel güçler arasında süregelen mücadele, bölgeyi askeri varlıklar, vekalet savaşları, ekonomik yaptırımlar ve siyasi manipülasyonlarla esir aldı. Büyük çatışmanın eşiğindeki bölgede, olası senaryolar ve sonuçları üzerine yapılan analizler, kan dondurucu detaylar barındırır.
Karmaşık denklemin kilit oyuncusu ise, enerji koridorları üzerindeki kontrolü, askeri gücü, bölgesel ittifakları ve diplomatik ağırlığıyla stratejik anahtar konumunda olan Türkiye. Batılı güçlerin, belirli ülkenin silahsızlanma şartıyla tanınması gibi adımlarla bölgede “önce savaş, sonra barış” stratejisi izlemesi, geçmişteki müdahalelerin acı sonuçlarını akıllara kazır. Yaklaşım, bölge halklarının kaderiyle oynanan kumardan başka ne olabilir?
Avrupa’nın Korkusu: Savaşın Gölgesi ve Göç Dalgaları
Küresel çatışmaların Avrupa’ya sıçrama endişesi, kıtayı derin korkuya sürükler. Yüksek düzeyli güvenlik toplantılarında, Ukrayna‘nın geleceği, Karadeniz’in güvenliği ve göç dalgalarına karşı alınacak önlemler masaya yatırıldı. Uluslararası askeri ittifakın, Ukrayna’ya verdiği destek ve Karadeniz’deki varlığını artırma çabaları, Rusya’yı caydırma ve bölgesel istikrarı sağlama amacı taşır.
Ancak, diplomatik adımlar, Batı’nın “önce savaş, sonra barış” retoriğiyle çelişir. Ortadoğu’daki çatışmaların Avrupa’ya yönelik göç dalgalarını nasıl tetiklediği ve etkileri, kıtanın geleceği için ciddi tehdit oluşturur. Karadeniz’deki dengeleyici rolüyle Türkiye, uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan yetkileriyle güvenlik denkleminin kritik parçasıdır.
Türkiye’nin İmtihanı: Vaatler, Tehditler ve Zengezur Koridoru
Batılı güçler, Türkiye’nin jeopolitik konumu ve askeri gücü nedeniyle onu kendi saflarına çekmek için her yolu dener. Türkiye’nin uluslararası askeri ittifaka katılım sürecinde uygulanan stratejik yol haritası, şimdi uluslararası güvenlik konseyinde daimi üyelik veya bölgesel birliğe üyelik vaatleri ve ileri teknoloji savunma sistemleri gibi cazip tekliflerle tekrarlanır. Ancak, tekliflerin ardında “Türk’ü Türk’e vurdurmak” gibi daha derin amaçlar olduğu iddia edilir ve Türkiye’nin liderinin oyunlara karşı durduğu belirtilir.
Üç ülke arasında varılan Zengezur Koridoru anlaşması, Orta Asya’da yeni güç mücadelesinin kapılarını aralar. Stratejik koridorun kontrolünün belirli şirkete verilmesi, gücün bölgedeki etkisini artırma ve yükselen gücün ticaret yollarını kontrol altına alma hedefiyle örtüşür. Tarihsel olarak ticaret yollarının merkezi olan İstanbul’un koridorun jeopolitik önemini daha da artırdığı vurgulanır. Durum, bölgedeki diğer büyük güçler arasında ciddi gerilimlere yol açma potansiyeli taşır ve Türkiye’nin yeni jeopolitik satranç tahtasındaki konumu, her zamankinden daha kritik hal alır.
Küresel Liderlik Maskesi ve Sömürü Düzeninin Sonu
Küresel arenada, çatışmaları başlatanların daha sonra barış sağlayarak kendilerini yüceltme çabaları, adeta maskeli baloyu andırıyor. Ancak, insanlığın gerçek faydasına ne yapıldığı, dünyada kalıcı barışın sağlanıp sağlanmadığı ve tek taraflı politikaların terk edilip edilmediği soruları gündeme. Ortadoğu’daki halkların yaşadığı zorluklar ve sömürü düzeninin devam ettiği ortamda, gerçek barışın ve adaletin nasıl sağlanabileceği sorgulanmalıdır.
Bir ülkenin uluslararası siyasetteki arabuluculuk ve hoşgörü politikaları, birçok ülke tarafından örnek alınırken, kimin uluslararası barış ödülü alacağı yönündeki iddialar, retoriğin ironik yansıması olarak sunulur. Sömürü düzeninden vazgeçilmesi durumunda, dünyanın gerçek kahramanlarının ortaya çıkacaktır.
Mustafa Şentürk
Araştırmacı-Yazar