Baba İsmail Devrim 45 yaşında ve tornacı. Bir süre önce trafik kazasında kolu ezilerek kaza geçiriyor ve rapor alıyor. Ev kredili, zorluk ve kıtlıkla yaşamaya başlıyorlar. İki çocuğu var. Büyüğü lise sonda. İkisine birden para yetmiyor “sonra alırız” diye küçük oğluna pantolon parasını erteliyorlar. Baba zaten “bu kolla artık nasıl çalışırım” diye kazada ezilen koluna çok üzgün. Okuldan da küçük oğlunun geri yollama hadisesi de üstüne gelince, çok ağırına gidiyor ve sonrasını biliyorsunuz. Banyoda kendini asarak intihar ediyor.
Bunun adı çaresizliktir, yalnızlıktır. Koca bir ülkede bir baba bu his içinde intihar ediyorsa, orası ülke değildir, orada yaşayan insan topluluğuna da halk denmez.
Vali efendi, başka türlü resmi açıklama yapması bu gerçeğin üzerini örtmez. O okulun okul aile birliğinin neden bu soruna çözüm bulmadığı için haklarında soruşturma açtırmalıydı. Ama onun derdi başkaymış demek ki.
Sosyal medya üzerinden bu durum eleştirildiğinde AK troller hemen ortaya çıktılar. Onların her zamanki dertleri şudur.
Üzücü bir olay meydana geldiğinde tek düşündükleri şey bu olay yüzünden Reislerine ve hükümete laf söylenmesin, iktidar eleştiri yağmuruna tutulmasın.
İnsanlar ne acılar yaşıyor, ne zorluklar içerisindeler umurlarında değil.
Yeter ki iktidarlarına laf söylenmesin.
Bir diğer endişemiz de şudur; İntihar olayında hükümeti zor duruma düşürmekten dolayı İsmail Devrim’in geride kalan acılı eşine evlatlarına ve haberi yapan gazeteciye inşallah dava açılmaz.
Eyyy… Ulu hocalar!
İntihar etmek günahtı değil mi!?
“Evet günah…” diyeceğini gayet iyi biliyorum.
Bu cevap için sizi suçlayamam. Ama şu soruma cevap veremezseniz sizi suçlayacağım!
Ülke ekonomisini son 16 yılda Küresel finans elitlerin dizayn ettiği Borca Dayalı Para Sistemine ve daha fazla Faizli ekonomiye dönüştürerek İsmail Devrim’i ve birçok insanı çaresiz ve yalnız bırakanların hiç mi günahları yok !?
…
Vesselam[s.ö]
Sadi ÖZGÜL
..