İnsanlık Aleyhindeki Altın Vuruşlar: Nanorobotlar (13)

İnsanın başına ne geldiyse meraktan gelmiştir…

İnsan neyi bulduysa meraktan veya ihtiyaçtan bulmuştur. Bilim insanlarının meraklarını kamçılayan ve onları bu alanda çalışmaya iten şey hiç şüphesiz ki ihtiyaç olmuştur.

Nasıl ki, bizden uzakta olan Ay, gezegen ve yıldızlar hakkında bir çok şeyi merak ediyor ve araştırma yapıyorsak aynı şekilde mikro alemde de aynı merak bir çok şeyi kurcalamamıza yol açıyor.

Kurcalamak veya kurcalamamak.
Bilinmeyen bir şeyi kurcalamamak eğer her şey isteğiniz gibi ve kontrolünüzde giderse hiç bir şey anlamadan bulduğunuz küçücük bir iz bile o konu hakkında bilgi ve tecrübe sahibi olabilir ve merak duyarsanız kendinizi o konuda geliştirebilirsiniz.

Kurcaladığınız şey kontrolünüz dışına çıkarsa işte o zaman bütün her şeyinizi kaybetme ve bir daha asla eski haline gelememe veya getirememe gibi bir sorunla karşı karşıya kalabilir ve öngörülemeyecek zararlara katlanmak zorunda kalabilirsiniz.

Önce Emniyet!!

İşte bütün mesele bu cümleyi her alanda uygulayabilmek. Kainatta her şey birbiriyle bağlantılıdır. Örneğin CERN denilen Kabalist felsefe temelli projede yapılan bir çalışmanın olumsuz sonuçlarının sorumlusu kim olacaktır. Tabi oluşacak olumsuzluklardan sonra geriye kimse kalırsa. Demek ki bilim ve araştırmalarda yaşam yerimiz olan Dünyanın doğal güvenliği ve emniyeti de çok önemlidir.

Yeni yüzyılda Nanoteknoloji çok hızlı bir şekilde ilerleyen ve bir çok disiplini bünyesinde barındıran bilim dalı.

Tıp bilimi için Nano seviyede ürettiği Nanorobotlar sayesinde derinlere kadar inebiliyoruz artık. Geliştirilmiş moleküler tasarım yazılımlar sayesinde, çeşitli moleküler düzeyde taşıma yapacak Nano ürünler geliştirilmiştir. Bu küçük cihazlar, başka bir cihaza bağlanmadan mikroskobik düzeyde kendi kendine çalışabilen cihazlardır.

Moleküler boyutta bir şeyler inşa edebilir ya da moleküllerin yapısını değiştirebilirsiniz. Sağlık alanında kullanılan Nanorobotların değiştirmek ve oluşturmak gibi iki işlevi bulunmaktadır.

Nanorobotlar biyolojik sistemlerin içine rahatlıkla girebilecek şekilde tasarlanır. Önceden programlanmış görevleri yerine getirebilen veya dışarıdan talimatlarla kumanda edilebilen yapılardır.

Peki Nanorobotlara navigasyon sistemleri yüklemek mümkün mü?

Sakın ha mümkün değil demeyin ! Yapma olasılıkları çok yüksektir. Çünkü Nanorobotların tasarlanması süreci önce sanal ortamda başlar. Bilgisayar ortamında elde edilen grafikler sayesinde Nano parçacıklar üzerinde rahatlıkla düzenleme yapılabilmektedir.

Peki çok tehlikeli bir şey mi bu?

Beyaz bir kağıda istediğin şeyi yapmak gibi bir şey. Çok tehlikeli bir şey bu. Nanorobotlar bir nevi Nano ölçeğe indirgenmiş bir bilgisayar. İstediğiniz yazılımı yüklüyorsunuz ve trilyonlarca hücrenin içine salıyorsunuz. İşte kullanım amacının emniyetli olup olmaması çok önem kazanıyor burada.

Bu Nanorobotlar içinde taşıdığı ilaç ile hücreler içinde gezinmelerini dışarıdan yönlendirmeler ile hedeflenen bölge var ise oraya kadar taşımaktadırlar. Bu yönlendirilme esnasında frekans aralığı 1-10 MHz olan ses dalgaları kullanılır.

İlaç taşıyan bu sistemlere bu şekilde dışarıdan mesajlar yollanır. Böylece sistemin dışarıdan kontrol edilmesi sağlanır.

  • Peki kontrol !?
  • Peki dışarıdan kontrol !?
  • Peki mesaj !?
  • Peki ses dalgaları !?
  • Peki tüm bunlar hack’lenirse !?

Aklımızda ne deli sorular var bir bilseniz…

Birde bu nanorobotların bir iç birde dış yapıları varmış.

Dış yapısı, vücudumuzda bulunan bir çok kimyasal sıvıyla temas edebilecek dayanışma sahiptir. İç yapısı ise tamamen kapalı ve gerekmedikçe sıvı geçişine bir vakum gibidir. Kullanım ömürleri kısa olan bu küçük bilgisayarlar biyolojik ortamlarda parçalanabilecek şekilde tasarlanmışlardır. Vücutta parçalandıktan sonra zararlı yan ürünler bırakmadan vücudu terk ederler… Nanorobotlar kısaca böyle.

Hepimizin aklına doğal olarak, mRNA aşı adayı kimyasal sıvılarda bunlardan veya bunların daha gelişmişlerinden var mı yok mu şüphesi gelince, ister istemez aşı adayı kimyasal sıvının içeriğinin ne olduğu geliyor. Önce emniyet kaygısı ile başlıyorsunuz merak edip, sormaya ve sorgulamaya. Ama sonuç alamıyorsunuz.

Bu durumda şu sorulara tatmin edici cevaplar bekliyorsunuz;

  • Aşının içeriğini neden vermezler ki?
  • Yoksa yukarıda bahsettiğimiz gibi içinde ancak mikroskop ortamında görülebilecek Nanorobotlar mı var?

Aşı üreticileri bunlara hala cevap verebilmiş değil. Bu durumda da onlar içeriklerini açıklayana kadar en güvenli olan tercih içeriğinde ne olduğu açıklanmayan aşı olmamaktır.

En güvenli doğal aşı doğadan elde edilen aşıdır.
Her gün çıkın ve orada gezin.
İlaçlara ihtiyacınız kalmayacak…

Yorumcalar’dan…

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir