İsmail Kılıçarslan Gazeteciliği İfade Özgürlüğü mü Hakaret mi?

Medya, toplumun bilgi edinme ve bilinçlenme sürecinde önemli bir rol oynar.

Gazeteciler, olayları tarafsız bir şekilde aktararak kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğunu taşırlar. Ancak, bazen gazeteci kimliği altında hareket eden bazı bireylerin kullandığı dil ve üslup, küfürler, hakaretler ve tehditler içererek bu sorumluluğun dışına çıkabiliyor. İktidar yanlısı Yeni Şafak gazetesinin yazarı İsmail Kılıçarslan’ın, Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye’nin suikastına ilişkin son yazısındaki dil ve üslup, muhafazakar medyanın ulaştığı son durumu açıkça ortaya koymaktadır.

Kılıçarslan, yazısında muhalif medyayı hedef alarak, “Haniye suikastından memnuniyet duyduklarını” iddia ederek bazı kişilere “o.ç” sinkaflı ağır hakaretlerde bulunmuştur. Bu kişileri ağır ifadelerle suçlamış ve adeta tehdit etmiştir. Bu tür ifadeler, gazetecilik etiği ve genel ahlak kurallarına aykırıdır.

Gazetecilik Etiği ve Ahlak Kuralları

Gazetecilik, tarafsızlık, doğruluk ve saygı gibi temel ilkelere dayanır. Gazeteciler, haberleri objektif bir şekilde sunmalı ve kişisel görüşlerini haberlerine yansıtmamalıdır. Ayrıca, gazetecilerin kullandığı dil ve üslup, saygılı ve nezaket kurallarına uygun olmalıdır. Kılıçarslan’ın yazısında kullandığı dil, bu ilkelere aykırıdır ve gazetecilik etiği ile bağdaşmaz.

Medyada Hakaret ve Tehdit

Medyada hakaret ve tehdit içeren ifadeler, toplumda kutuplaşmaya ve nefret söylemine yol açabilir. Gazetecilerin, toplumu bilgilendirme görevini yerine getirirken, kullandıkları dilin toplumsal barışı ve huzuru bozacak nitelikte olmamasına özen göstermeleri gerekmektedir. Kılıçarslan’ın yazısında kullandığı ifadeler, bu açıdan son derece sakıncalıdır.

İfade Özgürlüğü ve Sorumluluk

İfade özgürlüğü, demokratik toplumların temel taşlarından biridir. Ancak, bu özgürlük, başkalarının haklarına ve toplumun genel ahlak kurallarına saygı gösterme sorumluluğunu da beraberinde getirir. Gazeteciler, ifade özgürlüğünü kullanırken, başkalarına zarar vermemeye ve toplumsal barışı bozmamaya özen göstermelidir. Kılıçarslan’ın yazısında kullandığı ifadeler, bu sorumluluğu göz ardı etmektedir.

Toplumsal Barış ve Medya

Medya, toplumsal barışın korunmasında önemli bir rol oynar. Gazetecilerin, haberleri sunarken kullandıkları dil ve üslup, toplumsal barışın korunmasına katkıda bulunmalıdır. Hakaret ve tehdit içeren ifadeler, toplumsal barışı bozabilir, toplumda kutuplaşmaya yol açabilir ve şiddete neden olabilir. Kılıçarslan’ın yazısında kullandığı dil, bu açıdan son derece sakıncalıdır.

Medyanın sorumlu bir şekilde hareket etmesi, ifade özgürlüğü ile toplumsal sorumluluk arasındaki dengeyi gözetmesi gerekmektedir.

Bu tür durumlarla ilgili olarak birkaç önemli nokta şunlardır:

Yasal Düzenlemeler:

Dünya genelinde, nefret söylemi ve tehdit içerikli medya materyalleri yasalarca düzenlenmektedir. Bu tür içeriklerin dağıtılması yasal yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir. Türkiye’de, Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesi, halk arasında kin ve düşmanlık yaratma veya aşağılama suçunu tanımlar. Avrupa Birliği ülkeleri de, nefret söylemi ve tehdit içeren içeriklere yönelik çeşitli yasal tedbirler almıştır. Mesela, Almanya’da “NetzDG” adı verilen yasa, sosyal medya platformlarını nefret söylemi barındıran içerikleri derhal silmeye mecbur bırakır.

Etik İlkeler:

Medya kuruluşlarının yayın politikaları etik değerlerle örtüşmelidir. Gazetecilik etiği, doğruluk, tarafsızlık ve saygı üzerine kuruludur. Haberlerin doğruluğu sürekli olarak denetlenmeli ve yanıltıcı bilgilerden kaçınılmalıdır. Haberler tarafsız bir şekilde ve hiçbir topluluğu dışlamadan verilmelidir. Ayrıca, toplumun tüm çeşitliliğine saygı duyulmalı ve ayrımcılığa yol açan içeriklerden uzak durulmalıdır.

Toplumsal Sorumluluk:

Medya, toplumun çeşitliliğine saygı göstermeli ve ayrımcılık yaratan içeriklerden uzak durmalıdır. Toplumsal sorumluluk anlayışıyla hareket ederek, toplumun genel iyiliğine katkı sağlamalıdır. Farklı toplulukları birleştiren, hoşgörü ve anlayışı destekleyen içerikler oluşturmalı; toplumsal meseleler konusunda bilinç uyandıran ve çözüm yolları öneren eğitici yayınlar yapmalıdır.

Eğitim ve Farkındalık:

Medya okuryazarlığı eğitimi, bireylerin medya içeriklerini eleştirel bir şekilde değerlendirmelerine yardımcı olur. Bu, toplumun nefret söylemi ve tehdit içeriklerine karşı daha dirençli hale gelmesine katkıda bulunur. Okullarda medya okuryazarlığı eğitimi sağlayarak öğrencilerin medyanın etkilerini anlamaları teşvik edilebilir. Ayrıca, medya okuryazarlığını toplum genelinde artırmak için kamu kampanyaları düzenlenmesi de faydalı olacaktır.

Dijital Platformların Rolü:

    Sosyal medya platformları ve dijital medya sağlayıcıları, nefret söylemi ve tehdit içeriklerinin yayılmasını engellemek adına algoritmalar ve moderasyon politikalarını geliştirmelidir. Nefret ve tehdit içeriklerini saptayıp ortadan kaldırmak için ileri düzey algoritmalar ve deneyimli moderatör ekipleri kullanılmalıdır. Ayrıca, kullanıcılar bu tür zararlı içeriklerin farkında olmaları ve bildirmeleri konusunda bilinçlendirilmeli ve teşvik edilmelidir.

    İsmail Kılıçarslan’ın bazen gündemde yer almak için yaptığı açıklamalar, gazetecilik etiğine uygun olmadığı için, onun gazeteci olarak anılmasını hak etmediği söylenebilir. Bu bağlamda, benzer üslupla yazılar kaleme alan ve bunları yayınlayan medya kuruluşlarının, ifade özgürlüğü ile toplumsal sorumluluk arasındaki dengeyi gözeterek daha sorumlu hareket etmeleri gerekmektedir.

    Sadi ÖZGÜL

    Yazar