Ajanslardan “Son Dakika… KABE, TMSF’ye devredildi” diye bir haber işitseydiniz ne yapardınız?
“Hadi canım olur mu öyle şey” derdiniz hemen.
Peki ileride böyle bir haberin olmama ihtimali var mı?
Kafanız karıştı değil mi?
Aslında karışacak bir şey yok!
Önce TMSF’nin ne olduğunu izah edelim.
Kısa adı TMSF olan, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, tasarruf sahiplerinin haklarını yolsuzluk ve usulsüzlüklerden korumak amacıyla kurulmuş devlet kurumudur.
…
Konumuz birikmiş vergi borçlarını Maliye’ye ödeyemediği için, Çengelköy Güzeltepe merkezindeki camiyi satışa çıkaran Üsküdar Belediyesi.
Hatırlayanlar bilir. Çok değil, bundan 4 yıl önce Üsküdar Belediyesi’nin Bağlarbaşı Kültür Merkezinin bahçesinde, Hz. Muhammed’in yaşadığı dönemi anlatmak amacıyla, içerisinde Kabe, Hira Dağı, Hira Mağarası, Sevr Mağarası, Muallak Taşı, fil heykeli ve zemzem kuyusunu anlatan maketlerin yer aldığı “Asr-ı Saadet Köyü” kurdu.
Belediye kurduğu bu köy için yaptığı açıklamada;
“Kabe havasını ve o güzel duygularını şehrimizde yaşayalım, zihnimizde, gönlümüzde canlandıralım istedik” demiş.
Bu da nereden çıktı? şimdi diyeceksiniz.
Konumuzla çok alakası var.
Hatırlayanlar bilir vatan toprağı Süleyman Şah Türbesi’nin bir gece ansızın Türkiye’ye taşınma hadisesini.
Eğer Kabe İstanbul’da olsaydı, yada Kabe’yi İstanbul’a taşıyabilselerdi, tıpkı Güzeltepe deki, camiyi satmaya kalktıkları gibi, Kabeyi de satarlardı “buyruk” alanlar !
Ama daha fazla önem arz ettiği için önce KABE‘yi ödeyemeyeceği yüksek faizle borçlandırırlardı. Sonra borçlarını ödeyemeyince, devlet “bu işin içinde bir yolsuzluk var” der ve TMSF’ye devreder.
Sonrada önce işletme hakkını uygun gördüklerine devrederlerdi. Hatta bir süre sonra da özelleştirmek suretiyle Katarlılara bile satarlarlardı “buyruk” almak zorunda kalan Muhafazakar Demokratlar.
Tabi farklı bir yöntem de takip edebilirlerdi. Mesela çağdaş Duyun-u Umumiye olan Türkiye Varlık Fonu’na da devredebilirlerdi.
Hatta İslami bankacılık/ İslami Finans/ insani finans vb adı altında da bu işlemleri yapabilirlerdi.
Üzerine Arapça ve Osmanlıca isimlerden türetilmiş güya İslami kılıfı giydirilmiş isimlerle de yapabilirlerdi.
Bunu yapmak için daha nice yollar ve metotlar var. Ah bir bilseniz!
“Yapmazlar öyle şey iftira ediyorsun” diye itiraz edeceklere hemen şu cevabı
vereyim.
Allah’ın evi Camiyi hülle yoluyla satmaya kalkanlar, yine hülle ile Allah’ın ilk evi Kabe’yi Katarlılara bile satarlar.
“Amma abartın ha !” dediğinizi duyar gibiyim.
Evet belki biraz abartmış olabilirim.
Ama şunu unutmayın,
Borç alan buyrukta alır. Borç bulamayan da buyruk almaya hazır olan demektir. Bunun da ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmak için bu misali verdim.
Muhafazakar Demokratlar, son 16 yılda Faizsiz ve Borca Dayalı Olmayan Para Sistemli (BDPS’iz) yeni bir ekonomi modelini yürürlüğe koysaydı Allah’ın evi olan 4 adet camiyi satmak zorunda kalmazdı.
Velhasıl kelam;
Muhafazakar Demokratların siyaset sahnesinden silinmesinin tek nedeni Faiz’den vazgeçememiş olmaları olacaktır.
…
Vesselam[s.ö]
Sadi ÖZGÜL