
BM Genel Kurulu (UNGA) Başkanı Dennis Francis, 11 ülkenin itirazlarını görmezden gelerek BM’nin Salgın Hastalıklardan Korunma, Hazırlık ve Müdahale Deklarasyonunu adeta yangından mal kaçırırcasına Genel Kurul oylamasına sunmadan onayladı.
- Bu deklarasyon ne anlama geliyor?
- Amacı nedir?
- BM de neden onay’a sunulmadı?
Konunun uzmanlarına göre bu deklarasyon; tecritleri uygulama, evrensel aşılama için baskıcı politikaların yanı sıra kendilerince “yanlış bilgi” olarak gördüğü her şeyi sansürleme gibi bir dizi rahatsız edici güce sahip küresel bir salgın otoritesi oluşturmayı amaçlamaktadır.
Uzmanlar deklarasyonu imzalayan ülkelere çağrıda bulunduğu noktalardan bazıları şunlara dikkat çektiler;
Artan gözetim ve dijital sağlık belgeleri: Deklarasyon acil sağlık durumu veya pandemi durumlarında “sağlık önlemlerini uygulamak ve ulusal müdahale çabalarını desteklemek” için dijital sağlık teknolojilerinin kullanımını desteklemektedir. Aşı pasaportları artık dijital sağlık teknolojileri kategorisine girecek.
Evrensel aşılama: Deklarasyonun bir diğer endişe verici bileşeni ise dünya çapında aşılama oranlarının düşmesi konusunda ifade ettiği “derin endişe” olmuştur. Deklarasyonda aşıların araştırılmasını ve geliştirilmesini destekleme sözü vererek, rutin aşılamayı uygun maliyetli ve verimli bir halk sağlığı müdahalesi olarak adlandırıyor. Ayrıca deklarasyonda, “salgınlar ile bulaşıcı hastalıkların yayılmasını ve yeniden ortaya çıkmasını önlemek için aşı kapsamının genişletilmesine” ek olarak, “güven, alım, talebi teşvik etme konusunda kanıta dayalı bilgi sağlamak da dahil olmak üzere rutin bağışıklama, aşılama ve sosyal yardım kapasitelerinin” iyileştirilmesi çağrısında da bulunuluyor.
COVID-19 ile ilgili geçici yetkilerin kalıcı hale getirilmesi:
Deklarasyonda ayrıca, pandemiden öğrenilen uygulamalar ve dersler üzerine yeniden inşa edilmesi ve geçici yetkilerin sürdürülebilir bir şekilde kalıcı yetkilere dönüştürülmesi gerektiği vurgulanıyor.
Pandemi fonu kurulması:
Deklarasyon, pandemilere hazırlık ve müdahale ile ilgili “kritik yatırımlar” için yılda 30 milyar dolarlık bir pandemi fonu başlatmayı amaçlıyor.
Aşı eleştirmenlerinin sansürlenmesi:
Yeni deklarasyon ayrıca “sağlıkla ilgili yanlış bilgilendirme ve dezenformasyonun küresel olarak rutin bağışıklama hizmetlerini olumsuz etkilediği endişesini” dile getiriyor ve özellikle sosyal medya platformlarında yanlış bilgilendirme olarak gördüğü şeyleri ele almak için önlemler alınması çağrısında bulunuyor. Ayrıca, aşı tereddüdüne karşı koymak ve halk sağlığı yetkililerine daha fazla güven yaratmak için adımlar atmak isteniyor. Deklarasyonun destekçileri, salgınların önlenmesinde ve halk sağlığının iyileştirilmesinde dünya çapında işbirliğine yardımcı olacağına inanıyor. Dünya Sağlık Örgütü, COVID-19 pandemisi sırasında öğrenilen bazı dersleri uygulayacağını iddia ediyor.
Bununla birlikte bu adımların, “benzeri görülmemiş” olarak nitelendiren otoritelerden etkilerini anlayanlar arasında çok fazla endişeye neden olduğu için; “Daha sonra acil bir durumları olduğu söylenecek ve bu konuda ne yapmaları gerektiği söylenecek olan çeşitli ulusların egemenliği pahasına geleceği, gerçeğinin etrafından dolaşmak yok” açıklamaları yapıyorlar. Tüm dünya da ise, deklarasyonun COVID-19 tarzı kısıtlamalara verdiği desteğin okulları kapatacağından ve işten çıkarmalara sebep olacağından üretimim olmayacağından devamında ise potansiyel olarak yoksulluğa zorlayacağından endişe duyuyorlar.
Bunun yanında bazı uzmanlar ise bu deklarasyonun asıl amacı hakkında şunları söylüyorlar;
- Dijital Gulak (dijital toplama kampları da denilebilir) oluşturmak olduğunu söyleyenler.
- DSÖ’ya üye devletleri tarafından şu anda müzakere edilmekte olan “pandemik anlaşmayı” ve IHR değişikliklerini “desteklemek” olduğunu söyleyeler.
- Bir “sessizlik prosedürünün” yürürlükte olduğunu, “yani yanıt vermeyen Devletlerin metnin destekçileri olarak kabul edileceği” anlamına geldiğini söyleyenler.
- Deklarasyon metninin “açıkça çelişkili, bazen yanlış ve çoğu zaman oldukça anlamsız” olduğunu ve DSÖ’nün gücünü merkezileştirmeyi amaçladığını söyleyenler.
- Deklarasyonun Birleşmiş Milletler Örgütü’nün, uzman kurumlarının ve bağlı kuruluşlarının tamamının, küreselci DSÖ’nün tıbbı önerilerinin dünya çapındaki totaliter polis devletleri tarafından desteklemesi için açık bir baskı olduğunu söyleyenlerde var.
11 Ülke Deklarasyona Karşı Çıktı
11 ülkenin temsilcileri, UNGA başkanına deklarasyonla ilgili çekincelerini dile getiren bir mektup yazdı. Mektupta şu ifadelere yer verildi: “Delegasyonlarımız, bunun uluslararası toplumu ve özellikle de gelişmekte olan ülkeleri ilgilendiren konularda çok taraflı ve hükümetler arası müzakereleri ele almanın bir yolu olmadığına ikna olmuştur.”
11 ülke Belarus, Bolivya, Küba, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Eritre, İran İslam Cumhuriyeti, Nikaragua, Rusya Federasyonu, Suriye Arap Cumhuriyeti, Venezuela ve Zimbabve’dir.
İtiraz edenlerin arasında Türkiye’nin olmaması ise kafalarda şüphe bırakmıştır.
Yorumcalardan…