Perde Aralanıyor: Sağlık Kalkanı mı, Gizli Askeri Operasyon mu?
Planlı pandemide ortaya çıkan mRNA aşıları, iddia edildiği gibi sadece sağlık çözümü mü, yoksa küresel askeri operasyonun parçası mı? Geleneksel ilaç onay süreçlerinden geçmediği gerçeği, sıradan bürokratik ihmalden çok daha fazlasıydı. Acil Kullanım İzni (EUA) ve PREP Yasası gibi mekanizmalar, 2009 Ulusal Akademiler Tıp Enstitüsü’nün de altını çizdiği gibi, normal ilaç geliştirme yollarının dışında, tamamen ayrı yapılardır.
Ürünlerin sivil sağlık için değil, kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer (CBRN) acil durumlar veya kitle imha silahlarını içeren savaş/terör olayları gibi askeri operasyon senaryoları için tasarlanmış “karşı önlemler” olarak konumlandırıldığını gösteriyor. Bu nedenle kimyasal ürünün varoluş amacının ve yasal çerçevesinin kökten farklı olduğunu göstermektedir.
Bilimsel İddiaların Gölgesi: Denetimsiz Alan
Yasal çerçeve, ürünlerin geliştirilmesi, üretimi, dağıtımı ve uygulanması sırasında herhangi bir düzenleyici denetim, klinik araştırma veya deneme raporlamasını zorunlu kılmıyor; tüm bu faaliyetler tamamen isteğe bağlı. Dolayısıyla, üreticilerin “güvenli ve etkili” iddiaları, bilimsel standartlara göre yürütülen klinik denemelere dayanmıyor. Denetleyici kurumların karşılaştırmalı tabloları, EUA sürecinin etkinlik veya güvenlik hakkında sistematik bilgi üretmediğini, bilgilendirilmiş onam gerektirmediğini ve Kurumsal İnceleme Kurumlarının onayına ihtiyaç duymadığını açıkça ortaya koyuyor.
“Araştırma” teriminin EUA bağlamında yanlış kullanılması, yasal olarak bağlayıcı araştırmayı engelliyor; yasal karmaşa, uzmanlarca kasıtlı olarak kafa karıştırıcı ve gizleyici olarak nitelendiriliyor.
Pentagon’un Eli: Sorumluluktan Kaçışın Yasal Kalkanı
mRNA aşılarının üretim anlaşmaları, Pentagon tarafından imzalanan askeri Diğer İşlem Anlaşmaları (OTA) aracılığıyla gerçekleştirildi. Sözleşme dışı anlaşmalar, askeriye son teknoloji ürünleri bürokratik engelleri aşarak tedarik etme amacı taşıyor ve sivil kullanım için tasarlanmadı. Askeri sınıflandırma, üreticilere ve ürünlerle ilgili faaliyet gösteren herkese EUA ve yasalar aracılığıyla geniş kapsamlı yasal dokunulmazlık sağlıyor.
Dokunulmazlık, ürünlerin geliştirildiği süreçte güvenlik veya etkinlik hakkında bilgi üretme beklentisi olmaması, güvenlik sinyallerini takip etme zorunluluğu olmaması ve insanlar zarar görse veya ölse bile kimsenin yasal olarak sorumlu tutulamayacağı anlamına geliyor. İlgili Yasası’nın orijinal olarak sivil pandemiye değil, CBRN acil durumlarına yönelik tıbbi karşı önlemleri kapsamak üzere tasarlandığı ve kabul edildiği sırada birçok yasa koyucu tarafından anayasaya aykırı bulunduğu göz önüne alındığında, yasanın mevcut pandemiye uygulanması ciddi meşruiyet sorunları doğuruyor.
Türkiye’nin Kaderi: Egemenlik ve Halk Sağlığı Çıkmazı
ABD’nin düzenleyici ve askeri çerçeve, Türkiye’nin mRNA aşılarını hangi yasal statüde kabul ettiği sorusunu gündeme getiriyor. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından yürütülen Acil Kullanım Onayı (AKO) mekanizması, olağan denetim süreçlerini askıya alabiliyor ve klinik faz verileri tamamlanmadan ürünlerin uygulanmasına izin verebiliyor; ABD’deki EUA’ya benzer düzenleyici boşluk yaratıyor. BioNTech gibi mRNA aşıları Türkiye’de AKO kapsamında sunulduysa, ürünlerin tam ruhsatlı ilaç statüsünde olmadığı ve deneysel nitelik taşıdığı kabul edilmeli.
Ancak statünün kamuoyuna açıkça bildirilmemesi, hukuki sorumluluk zincirini belirsizleştiriyor, yurttaşların bilgilendirilmiş onam hakkını zedeliyor ve demokratik şeffaflık ilkesini ihlal ediyor. Türkiye’nin aşı üreticileriyle yaptığı sözleşmelerin içeriği, özellikle sorumluluk hükümleri büyük önem taşıyor. Türkiye, ABD’deki aşı üreticilerini koruma yasası benzeri koruma mekanizmasını kabul ettiyse, yani üretici firmalar hiçbir zarardan sorumlu tutulamıyorsa, hukuki egemenlik ihlali anlamına geliyor ve dışa bağımlılığı derinleştiriyor.
Gizli Planlar ve Geleceğin Şifreleri
Karmaşık tablo, sadece sağlık krizi yönetiminden öte, küresel ve bölgesel güç dengelerini etkileyen derin operasyonel planların varlığını göstermez mi?
Toplumumuzun içinde bulunduğu konum ve coğrafyamız üzerindeki tüm olumsuz etkiler, gizli anlaşmaların birer yansıması olabilir. Bilinçli farkındalık kazanmak ve harekete geçmek, karmaşık ağın şifrelerini çözmek için elzem. Geleceğimiz, derinlemesine sorgulamaların ışığında şekillenebilir.
Küresel İfşa
