Birkaç gün önce Facebook, Instagram ve WhatsApp sosyal ağlarına erişimin 6 saat kesintiye uğraması esnasındaki gelişmelerle ilgili olarak tv şovmenine dönüşen akademisyenler ile komplo teorisi üzerine üfürmeler yapan stratejistcikler; “küreselcilere karşı sivil insatifcilerin marifetiyle büyük başkaldırının başlangıcı” olduğunu söyleyip yazıyorlardı.
Hatta bazıları da bütün bunların küreselcilerin kendi aralarındaki bir didişme olduğunu yazıp söylüyorlardı.
Ama ne ilginç ki, bu uçuk komplo teorilerini küresel çaptaki iki büyük platform olan Twitter ve Youtube’den yapıyorlardı. Diğer küçükleri saymıyorum bile!
Peki öyleyse;
- Üç büyük platforma (güya) operasyon çeken sivil insiyatifçiler ve halklar diğer iki büyük platform olan; Facebook’a, Youtube’a ve diğer küçüklere niye bir şey yapmadılar⁉
- Küreselciler birbirlerine neden, niçin, nasıl, operasyonu çeksinler ki?
Bırakın bu paranoya dolu uçuk komplo teorilerini Allah aşkına‼
Çünkü Komplo teorisi; bir olayın veya durumun, diğer açıklamalar daha olanaklı iken genellikle değişkenlik gösterir. Bu değişkenlik bilinçli yada bilinçsiz farklı politik güdülere sahip, kötücül ve güçlü grupların komplolarına başvurularak açıklanmasına dönüşebilir. Bazende onlara hizmet edebilme kabiliyetine dönüşebilir.
Komplo Teorileri aynı zamanda komplolara başvurmanın ön yargıların ve yetersiz bulguların üzerine bina edildiğine yönelik küçümseyici bir yan anlamı da bünyesinde barındırır.
Komplo teorileri öyle ilginç bir şeydir ki; itiraz edilecek her türlü argümana şiddetle direnmeye meyilli olduğu için hüsnü kuruntular ile pekişirler. Bunun yanında teoriyi hem yalanlayan hem de doğrulayan bulguların yokluğunda da, teorinin doğruluğuna dair gerçek kanıtmış gibi yorumlanır.
Bu tür komplo yorumlamalarında ısrarcılık olursa ne olur?
Tabi ki en tehlikeli olan bir üst safhaya geçilir. O safhada ise, komploların doğrulanmasındaki gerçekci kanıt alanından, kendi değersayımları arasında sıkışıp kalır. Sonrasında ise kültürel dini inanç alanında doğrulanması gibi tehlikeli hastalıklı olabilecek paronayak son seviyeye geçmelerine yol açar.
Peki nedir bu kültürel din nedir?
İsevi, musevi, acem kültürü ve kabalist düşünceler felsefesi ile coğrafyamızda hala etkisini sürdüren geçmişteki atalar dininden kalan geleneksel ezberci öğretilerin birlikte harmanlandığı karma bir kültürü, gerçek İslam diniymiş gibi zannedilmesiyle ortaya çıkan uydurulmuş bir dindir.
Komplo teorilerinin inanç alanında doğrulanması gibi bir safhaya gelindiğinde ne kadar tehlikeli olabileceği daha iyi anlaşılacaktır sanırım.
Komplo teoricilerinin kötücül olanları kadar iyilikçi olanları var mı?
Bu soruya Reason dergisi editörü Jesse Walker’ın yapmış olduğu beş çeşit komplo teorisi sınıflandırmasının cevap olabileceğini düşünüyorum.
- “Dışarıdaki Düşman”: bir topluluğa karşı dışarıdan entrikalar düzenleyen figürlere dayanan komplo teorilerini ifade eder.
- “İçerideki Düşman”: ülke içinde gizlenip sıradan vatandaşlardan ayırt edilemeyen entrikacıları baz alır.
- “Yukarıdaki Düşman”: olayları kendi kazançları için manipüle eden güçlü insanları konu eder.
- “Aşağıdaki Düşman”: toplumsal düzeni altüst etmeye çalışan alt sınıfları içerir.
- “İyi huylu komplolar”: perde arkasından çalışıp dünyayı iyileştiren ve insanlara yardım eden insani ve ruhani kuvvetleri konu eder.
Komplo Teorileri zararlı mı?
Komplo teorilerinin bazen toplumu uyanık olmak ve olayları çözümlemekte faydalı yönleri de olabilir.
Eğer varlığı kesin olguları ya da kuvvetli varsayımları farklı bir şekilde harmanlayıp alternatif öneriler getiriyorsa, kulak kabartmakta fayda var. Ancak esrarengiz güçlerden, ancak filmlerde görülebilecek kusursuzlukta komplolardan ya da hiç bir bilimsel kaynağa dayanmayan iddialardan bahsediyorsa büyük ihtimalle yanıltıcı bir komplo teorisi ile karşı karşıyayız demektir. İşte bu zararlı olabilir.
Ancak yanıltıcı olanların sürdürülmek isteniyorsa; psikolojik düzlemde, böyle komploların ısrarcılığın altından yatan sebebinin Makyavelizm ve paranoya arasında yüksek seviyeli bir ilişkisi olduğu bilimsel olarak saptanmıştır.
Makyevelizm; politik münafıklık felsefesi olduğu kadar, soğuk ve psikolojik manipülatif (yani insanları kendi bilgileri dışında veya istemedikleri hâlde etkileme veya yönlendirme) davranışları üzerine odaklanmış psikolojik düşünce ve davranışsal bir özelliktir.
Paranoya ise; aşırı endişe veya korkuyla ayıt edilen, sıkça mantıksız kuruntularla bilinen bir psikiyatrik rahatsızlıktır.
Velhası kelam; komplo teorileri bunların bütününden başka bir şey değildir.
Komple teorileri kavramı üzerine bu değerlendirmeden sonra tekrar dönerim konumuza:
Günümüzde bizler, sosyal ağları ve sosyal medyayı iyilik için küreselciler ise kötülük için kullanırlar. 21. YY’de sosyal medya biterse küreselciler kazanır. İyiliği tavsiye edip kötülüklere karşı uyarıcı güç olan sivil insiyatifciler ve halk kaybeder. Çünkü iyiliğin etkisinin gücü, kötülüğün etki gücünden kat be kat fazladır. Sosyal ağlar ve Sosyal Medya ise iyiliği yaymadan etkili bir araçtır.
Yazıma son verirken, Komplo Teoriciliğinden ekmek yiyerek geçim kaynağı haline getirenlere şunu hatırlatmak isterim;
Çöküş dönemi yaşayan küreselcileri gözümüzde devleştirmemek kadar sivil insiyatifcileri de olmayan gerçekleşmeyen bir zaferin şarhoşluğuyla uyuşukluğa sevk etmemekte önemlidir.
Üç büyük platformdaki 6 saatlik kesintinin teknik bir arızadan meydana geldiği gerçeğini kabul edin. Üç beş daha fazla kitap satmak ve sosyal medyada fazla takipçi kazanmak için aklımıza dalga geçmeyi bırakın artık.
“Çay” sohbetleri yapıyormuş gibi anlatım yapan “iyi huylu komplocular” rollerine girmekten vazgeçin.
Wesselam…
Sadi ÖZGÜL