Türkiye’ye Yönelik Yeni Nesil Gizli Harp

Türkiye’ye Yönelik İklim Tuzakları ve Jeomanyetik Fırtınalar

Küresel sahnede anlatılanlar, zaman içinde komplo teorisi olmaktan çıkıp somut tehditler olarak kapımıza dayanıyor. “Karbon ayak izi” gibi masum görünen kavramların ardında, insanlığı dijital esarete sürükleyecek karanlık “master planlar” işliyor. Planlar, davranışlarımızı kısıtlayacak, milli güvenliğimizi hedef alacak sinsi yapıya sahip olma potansiyelinin Türkiye’ye yansımaları ise düşündüğümüzden çok daha derin ve tehlikeli.

Bilim Maskesiyle Gizlenen İdeolojik Dayatmalar

İklim değişikliği söylemi, bilimsel gerçeklikten uzaklaşarak ideolojiye dönüştü. Karbon dioksitin (CO2) atmosferdeki oranı sadece %0,04. İnsan kaynaklı CO2’nin tüm atmosfere oranı ise %0,00132 gibi önemsiz seviyedeyken, iklim değişikliğine sebep olduğuna dair bilimsel kanıt yok. Bağımsız bilim insanları, CO2’nin iklimi etkileyecek düzeyde ısıya neden olamayacağını belirtiyor. CO2, bitkilerin ve tüm canlılığın temel besin kaynağıdır. Onun azaltılması, oksijen üretimini sekteye uğratarak yaşamı tehdit edebilir. Meteoroloji istasyonlarının şehir merkezlerinde konumlandırılmasıyla elde edilen “kirli veriler”, bilim dışı dayatmaların temelini oluşturuyor. Türkiye’deki meteoroloji verilerinin şaibeli olması, manipülasyonun yerel boyutunu gösteriyor.

İklim Kanunu Kılıfında Anayasal Haklara Saldırı

Bilimsel, hukuki, ahlaki ve vicdani hiçbir dayanağı olmayan “İklim Kanunu” tasarısı, TBMM’de kanunlaştı. Kanun, kotalı karbon kullanımı, karbon ayak izi takibi ve karbon vergisi gibi yaptırımlarla devletin idari ve iktisadi organlarını felce uğratabilir. Dahası, vatandaşların Anayasa’nın temel hak ve özgürlüklerini hiçe sayacak uygulamalara yol açabilir. Milyonlarca insanın hayatı, gerçek dışı iklim modelleri üzerinden tayin edilmek istenmesi sadece çevre düzenlemesi değil, toplumsal kontrol mekanizmasının inşasıdır.

Dijital Esaretin Ayak Sesleri: Puanlama Sistemi ve Kısıtlamalar

İklim tuzağının nihai hedefi, iklimi kaldıraç olarak kullanarak “iklim kapanmaları” ve “dijital vatandaşlık puanlama sistemi”ne geçiş sağlamaktır. Süreçte, insanların ve tüm canlıların davranışları kısıtlanacaktır. Gıda ürününü satın almak istediğinizde dijital vatandaşlık puanınız yetersiz kaldığı için o ürüne erişemeyeceksiniz. Bireysel özgürlükler ve tüketim alışkanlıkları, tamamen dijital kontrol ağına teslim edilecektir. Bu tehlikeli eşikte, insanlığın kolektif bilinçle “hayır” demeyi öğrenmesi hayati önem taşımaktadır.

Ekümenizm ve Sahte Mesih Planı: Küresel İşgalin Dini Boyutu

İklim krizi tuzağı, daha geniş küresel işgal planının, hatta “sahte Mesih mühendisliğinin” parçası. Kıtlık, doğal afetler, cehalet, yoksulluk ve gelir adaletsizliği gibi stratejiler, insanları kurtarıcı beklentisine itiyor. Böylece Ekümenizm’in (Hristiyan Birliği’nin) yolu açılıyor olması sadece ekonomik ve politik manipülasyon değil, dini inançları kullanarak toplumsal dönüşümü tetiklemeyi amaçlayan derin operasyon.

Türkiye’ye Yönelik Hibrit Tehditler: Medya ve Jeopolitik Harp

Türkiye, dış aktörler tarafından yürütülen çok boyutlu hibrit tehditlerle karşı karşıya. İsrail medyasının 11 ili etkileyen 6 Şubat 2023 depremine atıfla “Bir sonraki depremi bekliyoruz” şeklindeki provokatif yayınları, psikolojik harbin açık örneği. Yapay zekâya çizdirilen resimlerdeki sembolik mesajlar, algı operasyonlarının ne denli sofistike olduğunu gösteriyor.

Deprem sonrası İsrail Ordusu’na (IDF) bağlı birimlerin deprem bölgesinde şüpheli faaliyetleri, silahlarını teslim etmek istememeleri ve “tarama cihazları” ile ne aradıkları konusundaki belirsizlikler, İstanbul başta olmak üzere bir çok şehire yönelik sızma faaliyetleri ihtimalini güçlendiriyor.

Yapay Güneş ve Elektromanyetik Harp: Bilimin Karanlık Yüzü

Ayrıca Çin’in “yapay güneş” projesi, “temiz enerji” söyleminin ötesinde, yapay güneş fırtınaları oluşturabilecek harp silahı potansiyeli taşıyor. İstanbul’da yaşanan anormal şimşek benzeri aydınlanmalar, tuhaf sesler ve kısa süreli elektrik kesintileri, elektromanyetik harp belirtileri olarak yorumlanıyor. Hayvanların ve böceklerin anormal davranışları da bunu destekliyor.

The Economist dergisinin güneş fırtınasını resmeden kapağı, 5. nesil savaşın enstrümanlarını, özellikle yapay jeomanyetik fırtınaları sembolize ediyor. ABD’nin 2002’deki Millenium Challenge tatbikatı senaryosu ve Türkiye’ye yönlendirilen yabancı uyruklu unsurların bu bağlamda değerlendirilmesi, tehditlerin çok katmanlı yapısını ortaya koyuyor.

Büyük Oyunu Görmek ve Harekete Geçmek

İnsanlık, bölgemiz ve toplumumuz aleyhine işleyen karmaşık ve gizli operasyonel planların varlığı ortadadır. Milli güvenlik sorunları ve coğrafyamız üzerindeki tüm olumsuz etkiler kapsamlı şekilde ele alınmalıdır. Milletimiz olası tüm büyük oyunları görmek ve harekete geçmek, sadece seçenek değil, zorunluluktur.

Bilinçli farkındalık kazanarak, dayatmalara karşı durmak ve geleceğimizi kendi ellerimizle şekillendirmek zorundayız. Aksi takdirde, yeni nesil harp olan dijital esaretin ve küresel kontrolün karanlık gölgesi üzerimize düşecektir.

SADİ ÖZGÜL

Yazar