İngiltere’nin yeni başbakanı Liz Truss Türkiye’yi Göçmenistan! olarak gören bir siyasetçidir…
Kendisinin seçim vaadi ülkesindeki sığınmacıları Ruanda ve Türkiye’ye göndereceği söylemleri üzerine kuruluydu. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında demografik yapısı hedef alınarak stratejik göç mühendisliği operasyonuna maruz kalan Türkiye’ye yönelik hâlihazırda göç tehdidi zaten bir silah olarak kullanılmaktadır.
Bu yolla Türkiye’de Türk bırakmamak gayesinde olan ve Türksüz bir Türkiye inşa etmek arzusunda olan küresel güçler, ekonomik baskı yoluyla dar boğaza soktuğu Türk milletine geçim sorunu yaşatmakta ve konut sorunu yaşattığı asli unsurları tersine göç ile tahliye etmeyi planlamaktadır.
Demografik yapısı her geçen gün değişime uğramaya devam eden Türkiye’yi bekleyen yeni tehdit ise İngiltere üzerinden deniz yoluyla Türkiye’ye yönelik yeni göçmenlerin gönderilmesidir. Fransa üzerinden deniz yoluyla Türkiye’yi hedef alacak göçmen botları planlanan Yunanistan – Türkiye krizini de tetikleyecek etkiyi yaratacaktır.
Yunanistan, geçtiğimiz günlerde bir Türk ticaret gemisine Türk karasularında ateş açabilecek bir seviyede saldırı gerçekleştirdi. Önümüzdeki günlerde İngiltere merkezli göçmen botları Türk karasularına itilecektir. Yunanistan ve Türkiye arasındaki oluşturulacak kriz İngiltere merkezli göçmen botlarının Yunan unsurlar tarafından Türk karasularına ittirilmesi ve Türkiye’nin geri itmesi ihtimaline karşı göçmen botlarının batırılması şeklinde insani krizlere neden olacaktır.
Bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Mavi Vatan sınırları çerçevesinde olası bir göçmen istilasına karşı denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırlarımız olan Mavi Vatanı kapsayan “Barbaros Hayreddin Paşa Kalkanı Doktrini” [1] kapsamında bir deniz güvenlik programının hayata geçirilmesi ve Türk Deniz Yetki Alanlarının hassasiyetle koruması hayati önem taşımaktadır.

Barbaros Hayreddin Paşa Kalkanı Doktrini Önerisi
- 21. yüzyılda sınır güvenliği yalnızca karasal sınırların güvenliğinin tesis edilmesi kapsamında sağlanamaz.
- Denizlerin paylaşım mücadelesi kapsamında deniz yetki alanları da devletlerin sınırları olarak kabul edilmektedir.
- Bu kapsamda Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı tarafından doktrin hâline getirilen Mavi Vatan, Türkiye’nin denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırlarını göstermektedir.
- Prof. Dr. Ümit Özdağ tarafından geliştirilen “Anadolu Kalesi” projesine ek olarak, “Barbaros Hayreddin Paşa Kalkanı Doktrini” Türkiye’nin denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırları kapsamında da sınır güvenliğini sağlamasını amaçlayan bir doktrin önerisidir.
Bu çalışma; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin stratejik göç mühendisliği çerçevesinde hedef alınması kapsamında sınır güvenliğinin yeniden tesis edilmesi adına Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın Türkiye’nin mîsâk-ı millî sınırlarını korumak adına geliştirdikleri doktrinleri olan “Anadolu Kalesi” projesine ek olarak; Karadeniz, Adalar (Ege) Denizi ve Akdeniz çerçevesinde de Türkiye’nin denizlerdeki mîsâk-ı millî sınırlarının korunması kapsamında bir öneri olarak sunulan “Barbaros Hayrettin Paşa Kalkanı” doktrinini tanıtmaktadır.

12 Eylül 2022 Tarihli Macron Ve Miçotakis Görüşmesinin Perde Arkası
Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (TÜRK DEGS), Mayıs ayından bu yana yaptığı tüm yurtdışı gezilerinde ve uluslararası toplantılarda Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın çizdiği Mavi Vatan haritasını şikâyet eden Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in 12 Eylül 2022 Pazartesi günü Fransa’ya gerçekleştireceği ziyarette de Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a sözde Türk revizyonizmi ifadeleriyle Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın çizdiği Mavi Vatan Haritasını şikâyet edeceğini Yunan medyasına atıf yaparak duyurdu.[2]
Macron ve Miçotakis görüşmesinin ana teması Türkiye – Yunanistan arasında pişirilmeye çalışılan İngiltere merkezli yeni göçmen botlarının Türk karasularına Yunan unsurlar tarafından itilmesi üzerinedir. Fransa, İngiltere üzerinden gelecek bu göç dalgasının deniz yoluna nakliyesini/transferini sağlayacak ve Yunanistan ise göçmen botlarının Türk karasularına ittirilmesi ve insani kriz yaratmanın, planlı ve yapılandırılmış yeni bir Türkiye – Yunanistan krizinin oluşturulmasının aktörlüğünü üstlenecektir.

Planlı Türkiye – Yunanistan Krizi Öncesinde Türkiye Genelindeki Suriyeli Sığınmacılar Telegram Gruplarından Örgütlenerek Sözde Avrupa Göçüne Hazırlanıyorlar!
Son günlerde Telegram gruplarında örgütlenmeye başlayan Suriyeli sığınmacılar Avrupa’ya göç hazırlığında olduklarını beyan ediyorlar. Suriyeli sığınmacılar Avrupa’ya göç temalı senaryo kapsamında bildiri yayınladılar. Bildiride dikkat çeken detay ise Türkçe duyuru metninde Türk milletine teşekkür ederlerken İngilizce yayınladıkları metinde ise Türkiye’de baskı gördüklerini iddia ettiler. Bu planlı bir senaryo ve iç karışıklığın ön hazırlığı. Bunu takip edecek senaryo ise İngiltere merkezli olarak Fransa’nın nakliyeciliğini/deniz yoluna transferini sağlayacağı ve Yunanistan’ın Türk Deniz Yetki Alanlarına yönlendireceği İngiltere merkezli yeni göçmen botları olacak. Yunanistan, İngiltere merkezli göçmen botlarını Türk karasularında ittirmek adına insani kriz yaratarak uluslararası arenada Türkiye’nin sığınmacılara hoyrat davrandığını ve insani kriz yarattığı, mevcut sığınmacıların da Türkiye’deki zulümden kaçmaya çalıştığını iddia ederek Türkiye’yi zan altında bırakmaya çalışacak.

İngiltere-Fransa-Yunanistan İşbirliği Çerçevesinde Planlı Bir Yunanistan – Türkiye Gerilimi Hazırlanıyor. Sığınmacılar Kullanılarak Yeni İnsani Krizler Yaratılacak Ve Fatura Yüce Türk Milletine, Kadim Türk Devleti’ne Kesilmek İsteniyor…
Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni uyarıyoruz. Yunanistan’ın stratejisi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı Paşa’nın da günlerdir belirttiği gibi 2T yani Tahrik etmek ve Talep etmektir. Yunanistan, Türkiye’ye karşı tacizlerine ve tahriklerine devam edecektir. Bu yolla, uluslararası hukuka uygun haklı Türk tezlerine karşı haksız taleplerini tacizleri/tahrikleri ile suyu bulandırarak kara propaganda çalışmaları ile zihinlerde haklı bir zemin yaratmak ve stratejik göç mühendisliği çerçevesinde göçmen krizini de fırsata çevirerek İngiltere-Fransa-Yunanistan işbirliği çerçevesinde oluşturulan insani krizin sorumlusunu da Türkiye gibi lanse etmeye çalışacaktır. Bu çerçevede hem Türkiye genelinde yabancı uyruklu unsurlar küresel lobilerin talimatları çerçevesinde şehirlerimizde asayiş problemlerine yol açacak hem de Türk Deniz Yetki Alanları (Mavi Vatan’ımız), İngiltere merkezli Fransa nakliyeli/transferli ve Yunanistan yönlendirmeli/ittirmeli olarak sığınmacılar üzerinden taciz edilecektir.
Türk milletinin olası yabancı uyruklu unsurlar üzerinden kışkırtmalara kapılmaması ve Türk Deniz Yetki Alanları’nın da Yunan taciz ve tahriklerine karşı hassasiyetle korunması hayati önem taşımaktadır.
Mavi Vatan Anavatanın Ayrılmaz Bir Parçasıdır
Vatan suyundan bir yudum taviz vermekle vatan toprağından bir karış taviz vermek arasında hiçbir fark yoktur. Türk Deniz Yetki Alanları (Mavi Vatan) çerçevesindeki konvansiyonel müdahale ile anavatanda gerçekleştirilmiş bir konvansiyonel müdahale arasında da hiçbir fark yoktur. Suda yapılanla toprakta yapılan birebir aynıdır. İkisi de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin egemenliğine kast etmek manasına gelir. 462 bin km2’lik Mavi Vatan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin karasal mîsâk-ı millî sınırlarını denizlerine taşımıştır. Bu noktadan itibaren denizlerdeki her müdahale doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin karasal mîsâk-ı millî sınırlarına yapılan müdahale anlamına gelir. Anavatanda Mavi Vatan’da vardır. Mavi Vatan anavatanın ayrılmaz bir parçasıdır.

Ömer MEMOĞLU
YUTAM Başkanı
[1] “Barbaros Hayreddin Paşa Kalkanı Doktrini”
[2] “Miçotakis, Cihat Yaycı’nın Mavi Vatan Haritası’nı Macron’a Şikâyet Ediyor!”
[3] “Misak-ı Milli Sınırlarımız ve Denizlerdeki Misak-ı Milli Sınırları”
***