Sesli istila! Hakikatin Sesli İstilasında Zaman Daralıyor…

Gerçeğin Sesini Kesmek Korkaklığın Göstergesidir !!

Türk milletinin kendi yurdunda paryalaştırması, öksüzleştirilmesi, zencileştirilmesi ve mülksüzleştirilmesi üzerine projeleri tüm hızıyla devam ediyor.

Bu kapsamda yeni projeleri olan “Sosyal Medya Yasası” çerçevesinde hakikatin sesini; ‘yazamazsın, çizemezsin, konuşamazsın’ diyerek kesmeye çalışanlar gerçekleri ve doğruları istila etmenin peşindedirler.

  • Suriye’de savaş çıkar; Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye yönlendirilmesi için AB’den fon alır, “Entegrasyon olmalı” derler.
  • ABD Afganistan’dan çekilir; Afganların Türkiye’ye göç ettirilmesi için Ottawa Sözleşmesi kapsamında Türkiye-İran sınırındaki mayınları temizlerler. Memlekete sipariş usulü Pakistanlı doldurup “din kardeşliği” algısı ile demografik yapımıza operasyon çekerler.
  • Demografik yapımıza operasyon gerçekleştiriliyor, Türk milleti Hatay’da, Gaziantep’te, Kilis’de azınlık oluyor, yarın öbür gün bir Suriyeliyi belediye başkanları görebiliriz, bunların hepsi “sessiz istila” dersiniz; Soros’çu derler.
  • Bilinçli yönlendirilen sığınmacı vemülteci yabancılar, kız kardeşlerimizin/kadınlarımızın ve çocuklarımızın görüntülerini çekme tacizlerine itiraz edersiniz, Ne var bunda ‘Masum Selfie’ olarak adlandırırlar.

Yabancıların kız kardeşlerimizin kadınlarımızın görüntüleri çekmeleri için yabancı istihbarat servisleri tarafından takibi mümkün olmadığı için kripto paralar üzerinden ödeme yapıyorlar artık. Aynı yabancı istihbarat servisleri ve Türkiye’deki uzantıları ülkeye yasa dışı olarak çeşitli taktik ve stratejilerle yönlendirerek soktuğu/sızdırdığı kaçaklara/militanlara poligonlarda atış eğitimi dahi aldırıyor.

Ev sahipleri ve kiracılar arasındaki çatışmanın nedeni kira ve konut fiyatlarındaki sipariş usülü yabancı ihrac kapsamında oluşturulan bilinçli dengesizlik. Türk milleti kirasını ödediği evde oturamaz hâle getiriliyor.

Daha yapabilecekleri ne kaldı?

İstiyorlar ki küresel ve resmi söylemler dışında bunlar konuşulmasın, tartışılmasın halk bilinçlenmesin. Bunun içinde gayeleri gerçeklerin tekelini “sosyal medya düzenlemesi” diye ele geçirmektir.

  • Memleketin sınırları kevgire dönmüş, ulus devletimizin demografik yapısı hedef alınmış diyeceğiz, sosyal medya yasası çerçevesinde gerçeğin ne olduğu belirleyenler bizi 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptıracak öyle mi?
  • Atatürk’e hakaret edenler, milleti köpek yerine koyanlar medya maymunu şarlatan olmuş, o TV senin bu TV benim yorumcuyuz diye dolaşıyor; iki tweet atıp milletimize gerçekleri aktarıyoruz, vatanımızı/insanımızı seviyoruz uyarıyoruz diye mi hapse atacaksınız?
  • Üç yıl boyunca devletin televizyon kanallarından bir korku propagandası olan ve toplumları davranış değişikliğine sürükleme projesi COVID-19 plandemisinin gerçek olup olmadığı şüpheli vefat rakamlarını açıklayarak halkı korkuya/paniğe/işgal sıvısına sürükleyenler, sosyal medya yasası ile mi gerçeği belirleyecekler?
  • Şimdi de Sosyal medya yasası adı altında sunulan maske, küresel dayatmalara karşı her türlü operasyona yönelik Türklük mücadelesi veren, kendi yurdunda paryalaştırılan, hakikat sevdalısı olan vatanperver insanların sesini kesmenin bir kozudur. DSÖ’den para alıp müdahale yetkisi verdiler. DSÖ’nün geçmişte yediği haltları yazıp, bunların benzerlerini bize de yapabilirler diyerek halkı uyanık tutmayı damı “yalan haber” diyerek cezalandıracaklar ?

Sosyal medya yasası çerçevesinde ‘hakikatin sesini kesmeye çalışanlar’ gerçekleri/doğruları istila etmenin peşindedirler. Bunun adı Sesli İstila Sessiz istila ise Stratejik Göç Mühendisliği çerçevesinde BOP kapsamında sınırlarımızın yol geçen hanına dönmesi, ülkemizin GÖÇMENİSTAN olmasının peşindedirler.

Kurucu büyüğümüz Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve kurduğu Türkiye Cumhuriyetine saygısızlık yapmayı alışkanlık hâline getirip, ‘Müslüman ve Dindar’ kisvesi altında CIA’sal İslamcılık ve akçeli işler vakıfçılığı yapan haramzadelerin yediği haltları anlatmada ve duyurmada doğrunun sesini kesmeye yönelik “sosyal medya projesi” adına öne sürdüğü bu yasası meclisten geçerse, o meclise yazıklar olsun.

Sosyal medya yasası çerçevesinde ‘gerçeğin ne olduğunu belirleme yetkisini elde etmeye çalışanlar’ hakikate karşı sesli bir istila içindeler. Bu, göstere göstere gerçeğin tekelinin istila edilmesine yönelik bu yasa meclisten geçerse, o meclise yazıklar olsun.

Sosyal medya, klasik istibdat yöntemleri olan yasayla, yasakla ve yargı sopasıyla kontrol altına alabileceğiniz bir mecra değildir.

Sosyal medyadaki dezenformasyonla mücadele sosyal medya okuryazarlığı becerisiyle olur.

Sosyal medyadaki içerikleri sorgulayan, yayınlanan görüntülerin gerçek olup olmadığını çözümleyebilen bir toplum inşa ederek sosyal medya okuryazarlığı becerisi kazandırılması gerekirken dezenformasyona hapis cezası vereceğiz demek, bizim için gerçek olmayanı cezalandırırız demek.

Toplumun sosyal medya içeriklerine eleştirel bir gözle bakması, sorgulamasına yönelik program geliştirileceğine ‘gerçeği tekeline almak üzerine bir yasa çıkarmak demek’ hakikatin tasfiyesidir!

Gerçeğin sesini kesmek ise korkaklığın göstergesidir.
Neyin gerçek neyin yanlış olduğuna siyasiler ve hükümetler değil, tarih karar verir.

Ömer MEMOĞLU

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir