Tarihin En Büyük Yalanı: Küresel Isınma

İnsanlar yüzünden oluştuğu söylenen küresel ısınma ve iklim değişikli yalanı ile düzenin karanlık güçleri hedeflerine ulaşmaya devam ediyorlar.

Böylesine küresel çapta bir aldatmacanın amacını ve arka planını farklı açılardan sizlere sunmaya çalışmak artık zorunluluk halini almıştır. Burada yazacaklarımızı okurken ve değerlendirirken bugünkü olaylar üzerinden düşünerek yaparsanız resmi çok daha net olarak görebilirsiniz.

Küresel kahvehane, Birleşmiş Milletler’in Etkisi (BM)

İnsanlar yüzünden olduğu söylenen küresel ısınma yada iklim değişikliği illüzyonu, global toplumun değiştirilmesi için bir bahanedir. Bunun arkasında küresel elitler ve onların projelerinin hayata geçirildiği kurumlar vardır. İşte bu kurumların başında BM vardır. Bugünkü BM binasının arazisi elit bir aile olan Rockfeller tarafından BM ye tek dünya hükümeti sisteminin altyapısını oluşturmak üzere hibe edildi. Binanın yanı başınada orayı yönetecek karargahını kurmuştur. Bir diğer elit kuruluşu olan dış ilişkiler konseyide Rockfeller tarafından kurulmuştur. Yirminci yüzyılın ilk yarısı boyunca bunun için çalıştılar. Birinci Dünya Savaşında uluslar topluluğunu, İkinci Dünya Savaşında ise BM’yi kurdular. Beklenen Üçüncü Dünya Savaşı planları ise, savaş sonunda her şeyde tek ve tam yetkili olan ‘Tek Dünya Hükümeti’ni kurmaktır.

Kısaca BM; bütün ulusların üye olduğu ve derin yapılar tarafından yönetildiğini düşündüğümüzde geçmişi Babil’e ve Sümerlere dayalı olan ‘Karanlık Rahipler Konseyi’nin son 100 yıllık süreçte dünyayı sorunsuz ve kolay yönetme kuruluşudur. Zamanı gelince de BM kontrollü olarak işlevsiz bırakılıp, kademeli olarak “Tek Dünya Hükümeti” kurulacaktır.

Sistemin başında bir başka kukla olan ABD eski başkanlarından Bill Clinton’un başkan yardımcısı All Gore. Bu kuruluşlarının başındaki satılık ruhları araştırın hepsinin elitlerin kuruluşlarıyla bağlantılarını göreceksiniz. Zaten onlarla bağlantılı olamayan kimse oraya oturamaz.

İklim değişikliği illuzyonunda yeni düzene geçişin en önemli ayaklarından birini oluşturan BM, kendi bünyesinde “Hükümetler arası İklim değişikliği Paneli” kurmuş ve bu illüzyon bu panel tarafından yürütülmektedir. 30 yıldır soğutamadıkları dünyayı şimdi EMR dalgaları ile ısıtarak insanlar üzerinde oluşturdukları illüzyonu devam ettirmek istiyorlar.

“Plan 21” olarak 1990 karda başlatilan ve “Plan 2030” olarak revize edilen illüzyon var ki bugünkü dünya sorunlarının temel kaynağı.

İklim değişikliği üzerinde çalışan sistemin kölelerini şunu savunuyorlar; “Dünyayı kurtarmak istiyorsak her şeyi değiştirmeliyiz…”

Sihirli kelime; “Her şeyi değiştirmek”

İllüzyonlar ile insnalara farkettirmeden, insanların onaylayancağı ve kabul edeceği şekilde bunu gerçekleştirmek istiyorlar tabi ki..

P-2030 projesi ise, P- 21’in güncelleştirilmiş halidir. P-21 projesi 1992 de Brezilya’da ki Dünya Zirvesi’nde kuruldu. Dünyadaki bütün hükümetler ve yerel konseyler alınan kararları kabul ettiler. Plan 2030 ise 2015’te BM’de kabul edildi. Muhtemelen Plan 2030′ dan sonra Plan 2045 devreye alınacaktır.

2030 hedefleri arasında öyle maddeler var ki, şu anda Dünya bunları yaşıyor. Oluşturulan illüzyonlar sayesinde insanlar başlarına ne geleceğinden habersiz bir şekilde yaşıyorlar.

İşte farkında olmadan hayatımızda gerçekleşen P-2030 kararları. 👇

  • Ulusal egemenliklere son verilmeli
  • Özel mülkler ortadan kaldırılmalı
  • İş ve finans kaynaklarının rolünü devlet tanımlanmalı
  • İnsanlara işlerinin ne olacağı söylenmeli
  • Hareketlilikte büyük kısıtlama yapılmalı
  • İnsan yerleşim bölgeleri oluşturulmalı
  • İnsanlar yaşadıkları yerlerden uzaklaştırılıp kitleler halinde yerleştirilmeli
  • Eğitim seviyesi düşürülmeli
  • Aile birimi yeniden yapılandırılmalı
  • Çocuklar devlet tarafından yetiştirilmeli/büyütülmeli
  • Bütün toprak kaynakları, ekosistemler, çöller, ormanlar, dağlar, okyanuslar ve taze su, tarım, şehir ve gelişimi, biyoteknolojinin yönetimi ve devlet planlaması yapılmalı ve eşitlik korunmalı.

Bunların çoğu şu anda uygulanıyor ama farkında değiliz. (İllüzyon)

P-2030; “her şeyin” üzerinde gücün global olarak merkezileştirilmesi planıdır ve bu plan hepimizin gözleri önünde gerçekleşiyor. İnsanları öyle bir illüzyona daldırmışlar ki, gerçeği görebilmeleri çok zor. Görenlerde profesyonel etki ajanları tarafından linç edilmekten kendilerini kurtaramıyorlar.

P-2030 detayları ile incelendiğinde bütün sorunlar ortadan kalkıyor, ortada üzerinde ve bizlerin tartışacağı hiçbir şey bırakmıyorlar insanlığı kurtarıyor gibi görünüyor!

  • Peki öyleyse, bizim yerimize her şeyi düşünüp planlamalar yapmış olan küresel elitler kendileri için hiçbir şey planlamamış olabilirler mi?
  • Peki bizler için bu kadar ince hesapları yapan bu elitler bu hedeflere nasıl ulaşacak?

Cevabı gayet basit: “Her insan hayatinin üzerinde kontrolü ele geçirerek ve her şeyi değiştirerek…”

Öyleyse son 30 yıl içinde her alanda hayatınızda neler değişti şöyle bir düşünün!

İllüzyonu rahatlıkla görebilirsiniz.

Bütün bunların hepsinin başlangıç noktası Vestfalya antlaşmasıdir.
Frankfurt okulu ve toplum değişikliği, BM ve AB’nin kurulması. İşte bütün bunların kökeni ve son hedef olan Tek Dünya hükümetinin tarihi Vestfalya da başlamıştır. [1]

Anlaşmadaki eşitlik, özgürlük, adalet, barış, eğitim gibi birçok maddesi uzun zamandır insanların köleleştirildiklerin hatırlatılması amaçlayıp, bundan sonra da sözüm ona özgürlük adı altında köleliklerinin uzunca bir süre daha farkına varmamaları için sunulan illuzyonlardır.

İnsanoğlu hiçbir zaman özgür olmadı.

İllüzyonlar ile bunlar var gibi hissettirildi. Dünya nüfusunun %1’i ve bizleri sömürerek %90’lık servetin sahibi olan bu elitlerin, P-2030 için bu kadar ısrar etmeleri bu illuzyonunu devam ettirip, sömürü düzenlerini üst kademeye taşımaktan ve P-2045 in altyapısını oluşturmaktan başka bir şey değildir.

Bütün her şeyin seviyesini düşürmekteki amaçları ise insanlar öyle bir hale gelmeliler ki kurulacak yeni düzende, önceki düzenler deki gibi farkına varmadan gönüllü olarak her şeyi kabul etmelidirler

Şimdi son 30 yıl içerisinde her yönü ile olan olaylar ışığında bu yazıyı değerlendirin.

Egitim seviyesinin bilerek düşürülmesinde veya eğitimde eşitlik ile amaçlanan tek şey var;

  • İnsanların beyinlerini illüzyon ile daha kaliteli bir şekilde yıkamaktır.
  • Kimsenin uyanmamasını sağlamaktır.
  • Eğitim alanında da sömürü düzenlerini devam ettirmektir.

Aile biriminin yeniden yapılandırılması planları ile amaçlanan ise;

  • Önce aile yapısının yok etmek
  • Çocukları sistemin illüzyonlari ile ailelerden alınması planlanmaktadır.
  • Aile yapısı devam ettikçe planın işlemesi mümkün değildir.
  • Sürdürülebilir kalkınma illüzyonlari ile sürüler halinde yerleşim bölgelerinde mikro apartman (aile yok) dairelerde inananların yaşamaya zorlanması ve 7/24 gözetlenmelerini hedefliyor. (Bu husus şu anda tüm dünyada uygulanıyor)

Dünya genelinde özellikle son 40 yıl içerisinde olmayan paralar ile oluşturulan illüzyonlar ile; gıda, tarım, eğitim, aile, mülkiyet, yer altı ve üstü kaynaklar ve daha birçok şeyimizi biz farkında olmadan ellerimizden aldılar.

Tarımda meydana gelen yok olmayı da anlamak isterseniz, son 30 yıl içindeki şehir ve kırsal nüfusları ile arazilerin, tohumların ve o tohumlardan illüzyon ürün elde etmek için doğal sistemi bozan GDO’lu tohumlar, tarımsal ilaçlar ve alet edevatın kimlerin kontrolüne geçtiğine de mutlaka bakmalısınız.

Yatay mimari ile insanlar daha rahat içinde yaşayabilecekken, dünya genelinde sanki yer kalmamış gibi sürekli dikey mimari binalardaki kibrit evlerin insanlara ayrıcalık gibi sunulmasının arkasındaki neden kontrol ve gözetleme maliyetleri açısından düşünmek gerekir.

Ütopya olarak sunulan P-2030 insanlığın geleceği için tam bir distopyadır.

“Cesur yeni Dünya” da “1984” kuralları ile yaşamaya çalışmak.

Bedensel ve Zihinsel kölelik. . .

Sistemin ajanlarından biri olan Richard Day; “Kendine ait ev sahibi olmak kavramı geçmişte kalacak. Masrafları o kadar çok olacak ki, çoğu kişinin gücü almaya yetmeyecek…” demiş.

Mülk almak isteyenler bugün sistemin illüzyon para dolabı olan bankalardan kredi almadan alamıyorlar. İnsanlar ev alamayacak, aile olmayacak, herkes sistemin kiracısı (kredi) olacak. Zaman içerisinde bütün insanları kibrit kutusu evlerde hemde kiracı olarak 7/24 gözetlenebilecek şekilde yaşamaya zorlayacaklar.

Kibrit kutusu evlerde aile olur mu sizce?

Bugün dünyanın neresine giderseniz gidin, özellikle bir deney alanına dönüşen, Çin, Güney Kore ve Japonya’da bu uygulamaları fazlasıyla görebilirsiniz. Ailenin yapısının değiştirilmesi sistemin oturması için en büyük plandır.

Akıllı şehirler konusunu duymuşsunuzdur. O şehirlerde yaşamak isteyenler için tek şart sisteme dahil olmak ve kurallarına uymak. Onlar ne derse ona uyacaksın, uymazsan veya karşı çıkarsan sistemini çökertip devre dışı bırakırlar.

Akıllı telefonlar insanlar üzerinde kurulan kısmi kontrol sistemi, akıllı şehirlerde daha fazla özgürlük kısıtlamaları ve kölelik uygulamaların maksimum düzeyde görüleceği, tam kontrolün sağlandığı yerler olacaktır.

Akıllı şehirlerde (hapishaneler) imar edecekleri kiralık kibrit konutlar ile insanları her yönüyle kontrol altına alarak, insanın doğa ile olan ilişkisinin sıfırlanması planlanmaktadır. İnsanlar bu hapishanelerde yaşarken, dışarıdaki doğal dünya ise kendilerine kalacak.

Konu biraz dağıldı diyebilirsiniz belki. Ama değil. İllüzyon o kadar çok yönlü ki hepsi birbiriyle bağlantılı ve buda duruma bütüncül olarak bakmayı ve okumayı gerektiriyor.

Pentagon’un birleşik özel operasyonlar için verilen eğitim videosunda “Mega şehirler: Gelecekteki şehirler, gittikçe artan karmaşa“ başlığında gelecek şehirlerde 203O itibariyle şehir bölgelerinin gelişen dünyada 1. 4 milyar oranında büyümesi bekleniyor. Şehirler dünya nüfusunun%60’nı teşkil edecek. 2030 itibariyle şehir sakinlerinin %60’ı 18 yaşın altında olacak.

Kaynaklar zorlanacağı için en hızlı büyüyen şehirler en çok mücadele gerektiren yerler olacak ve çok genişlemiş ve kapitali yetersiz hükümetlerin yerini dolduracak şebekeler ortaya çıkacak. Büyüme, zengin ve fakir arasındaki farkı dahada açacak. Dinler ve etnik gerilim, sosyal yerleşimde önemli bir unsur olacak. Modernlik ve teknoloji geliştikçe ve bereket arttıkça emsalsiz bir fakirlik, kenar mahalleler ve gece kondular oluşacak. Bu geleceğimizin Dünyası olabilir.

“Ya bizdensiniz ya da onlardan!!” Bu sözü hatırladınız mı?

Bu söz 11 Eylül’den sonra sistemin şımarık ve faşist çocuğu olan küçük beyinli Bush’a ait. Böyle çekilmiş çok filmleri var. Ölümcül deney filmi ve daha birçok filmlerde bu sözleri çok güzel işlemişler.

Dini ve etnik gerilimler ile kitlesel göçler sağlanıyor. Sistemin askeri gücü Pentagon’un yukarıdaki verileri doğrultusunda dünyada olanlara baktığımızda P-2030’un takır takır işlediğini görmekteyiz. Devam eden savaşlar/Ekonomik sömürüler/Bilinçli oluşturulan çaresizlikler vb. bunun bariz göstergesidir.

Farklı dinlerde ve kültürlerde olan insanları savaş, ekonomik operasyonlar vb. ile aile yapılarını bozmak, göç ettikleri yerde bunları gecekondularda sahipsiz bir şekilde çetelerin insafına bırakarak yaşatmaya çalışmak. İste 2030 için istedikleri budur. Bunların hepsine kontrollü kontrol stratejisi diyebiliriz.

Sorunu üret, çözümü dayat ve köle yap

Şehirlerde bozulan aile yapılarından arta kalan 18 yaşında tam tıkırınta hiçbir şeyden haberi olmayan macera sever, eğitimsiz, merhametsiz, duygusuz ve kontrol altında olan yok edici ordu. Tam da küresel elitlerin istediği durum.

Peki arka planda ne var?

Diğer illüzyonlarda olduğu gibi bunda da insanları topraklarından uzaklaştır, eğitim seviyesini düşür, aileyi yok et, çocukları çetelerin kontrolüne ver ve nüfusu planlı olarak azalt. Topraklarını al, sistemin işine yarayacak çocukları al gerisini kontrol altına almak kolaylaşacaktır.

Bütün bunların ve daha fazlasının iklim ile ne alakası var?

Eğer bunları diyorsanız o zaman hala illuzyondasınız. Elitlerin Yeni Dünya Düzeni için en büyük illüzyon Küresel ısınma/iklim değişikliğidir. Küresel ısınma bize gösterilen kısım, ama bizim göremediğimiz ise P-203O ve uygulamalarıdır. En büyük illuzyonun o kadar çok arka planları var ki, burda sürekli konunun değişmesi ondandır.

Elitlerin yeni dünya düzeni anlamak için P-2030′ mutlaka her yönüyle anlamak zorundayız. Her yönüne değinmek zor ama göz önünde olanları yazmaya çalışıyoruz.

  • Tarih manipülasyonu
  • Gıda manipülasyonu
  • Sağlık manipülasyonu
  • Toprak manipülasyonu
  • Hava manipülasyonu
  • Su manipülasyonu
  • İnanç manipülasyonu
  • Ve şimdi sıra insanın manipülasyonu da; “En başından beri hedef insandı”

Atmosferin manipülasyonu süreci Tesla’nın ölüm sürecinden sonra başladı.

Tesla’nın elektriksel atmosferin doğası hakkındaki araştırma belgelerine ABD tarafından el konuldu. Bu belgeleri ordu için inceleyen kişi ise ABD eski başkanı Trump’ın amcası da olan John G. Trump’dır

Bu konuda araştırmacı Peter Kirby çok güzel bir makale yazmıştır. Bu makaleye ve bilgilere ulaşmak için Google arama motoruna “Chemtrails expoasd:trully a New Manhattan project” yazarsanız birçok bilgiye ulaşabilirsiniz.

ELEKTRO SİS

Kimyasal püskürtme 1990 kardan beri gittikçe artan bir düzeyde uçaklardan bırakılan kimyasal izler olup, atmosferi elektriksel olarak daha iletken hale getirmeyi amaçlamaktadır. Hava koşullarını maniple etmek ve kurulacak olan düzen için insanları küresel ısınma illuzyonuna inandırmak için yapılan bir başka projedir. Bütün projeler birbiriyle ayrı gibi görünse de, aslında hepsi tek bir hedef için “P-2030” ve onu taçlandıracak olan “Tek Dünya Hükümeti”içindir.

Maalesef bizler illüzyonlarla uyutulurken hava koşullarının değiştirilmesi ile ilgili olarak imzalanmış BM anlaşması var. 52 ülkenin de hava koşullarını değiştirme programları var. Bu programlar ile aşırı yağışlar, yangınlar, kuraklıklar, depremler ile insanların bulundukları bölgeleri terk etmeleri ile sağlamak ve o bölgelere kendi şirketlerini koyarak alana sahip olmaktır. Bu planları gözlerimizin önünde farklı illüzyonları ile gerçekten yapıyorlar.

Yukarıdaki yapay işlemler ile nüfus hareketleri şehirlere doğru planlı bir şekilde kaydırılıyor. Mecburen şehirlere göç eden insanlar için başlayan yeni bir hayat değil, özgürlükten sonraki esarettir. Şehirdeki sistemin unsurları bu insanları hemen sisteme köle olarak bağlıyorlar.

Haarp ve Nikola Tesla İlişkisi…

Nikola Tesla’nın elektriksel atmosferin doğası hakkındaki araştırma belgelerine ABD tarafından el konulduğu yukarıda belirtmiştir. .

Sistemin ajanlarından biri olan Antony R. Day şöyle demiş; “Yakın zamanda havayı kontrol edeceğiz”

Hava koşullarının kontrolü bir savaş silahı olarak görülüyor. Hem de kamuoyunun politikasını etkileyecek bir silah. Belirli alanları etkilemek ve kontrol altına almak için sellere sebep olacak yağmur yağdırmak veya durdurmak, kıyıları tsunami ile vurmak, fırtınalar ve hortumlar çıkarmak mümkün olabilecek. Bir yandan ekinlerin büyüme aşamasında kuraklık, diğer yandan hasat zamanı fazla yağmur silahı ile ekinleri çürütebilir. 1969 da ifade edilen “Yakın zamanda havayı kontrol edeceğiz” sözleri şu anda küresel ısınma illüzyonu ile bize sunuluyor.

1996 da yayımlanan ABD hava kuvvetleri AF 2025 belgesi final raporunda; Yapay olarak oluşturulan sellerin, fırtınaların, kuraklıkların ve depremlerin savaşacak olanlara karşıtlarını yenmek için geniş olasılık yarattığını ifade ediyor. 1990’lar da kimyasal izler dünyanın birçok yerinde görülmeye başlanınca beraberinde anlaşmada bulunan “Haarp” programı ortaya çıktı.

Hava koşulları ve diğer birçok manipülasyonun oluşma şekli, birçok kaynaktan yönlendirilen frekansların, gerçekleştirilecek olan etkiyi arttırmak üzere istenen noktada bulunmasıyla sağlanıyor. Bu manipülasyon diğer sistemler ile beraber gerçekten çok tehlikeli bir şey haline dönüştürülebilir.

İnsanın kuantum alanına kadar müdahale etmeye kadar gidebilecek bir manipülasyon. Dalga ve frekanslar ile her şeylerini oynayabilirsin. Sisteme ayak uydurmayan asileri uzaktan frekans sistemi ile öldürme de dahil.

Küresel Isınmaymış !!

Haarp patentlerin birçoğunu yazan Eastlund; Haarp jet akımını yönetebilir. İyonosfer ısıtıcı teknolojisi kimyasal püskürtme izlerindeki içerik aracılığı ile elektriksel olarak daha iletken hale getirilmiş atmosferde daha da etkili olur. Bir şey için hepsi doğru veya yanlış demek doğru değildir.

Bize yanlışları oluşturdukları illüzyonlar ile doğru gibi gösteren bütün bu planların arkasında kimler var.

  • Club of Roma
  • Bilderberg
  • Trilatreal
  • Cfr

Dış ilişkiler konseyi Başkanı olan R. Hass ; Dünya düzeni 2.0 ve egemenlik zorunluluğu kavramı için çağrı yapmış ve gerektiğinde bu zorunluluğu global kuruluşlar aracılığı ile dayatacaklarmış. Bill Gates ve çip projesi de uluslar için çok büyük bir tehlikedir.

Dünya hükümeti için yapılan tehdidi görüyor musunuz?

  • Çok yönlü manipülasyonu ile ulus devletlere itaat edeceksiniz dayatması.
  • Ya bizdensiniz, ya da karşımızda. (G. W. Bush-2004 Irak işgali öncesi)

11 Eylül gibi bir manipülasyonu insanlığa illüzyonlar ile inandıran bu zihniyetin dünya hükümeti için yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Çünkü 500 yıldır bugünü bekliyorlar.

Bill Gates, Kurzveil, Kissinger, Soros ve diğer sistem ajanlarının son günlerde söylediklerine dikkat edin.

Bütün bu illüzyonlarda kullanılan yöntem şudur;

  • İlk başlarda insanları heyecanlandırmak
  • Ardından korkular ile terbiye etmek
  • İllüzyonlar ile sisteme bağlanmalarını sağlamak.
  • Hatta talep etmelerini sağlamak. Kimler Talep eder?

Son olarak; BM ye bağlı DSÖ bin başındaki şahıs tıp doktoru değilmiş. Peki iklim değişikliği panelinin uzun süre başkanı olan kişinin bir Hintli demiryolu mühendisi olmasını bir yere koyamıyoruz. İnsanlarla dalga geçmeye devam ediyorlar.

Uyanın! Uyandırın! Sorgulayın! Araştırın!
İlluzyonları fark edin.

Bizim olan bu dünyayı bu %1’lik psikopat azınlığın eline bırakmayalım. Bu dünya bizim, geleceğimiz olan çocuklarımızın.

Çocuklarımızı bizden almalarına asla müsaade etmeyelim.

Yorumcalar’dan…

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir