Abdülhamid’in Hakkı Kötek Olmalı

II.Abdülhamid’in 4’üncü kuşak torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu “dünyada nasıl farklı hanedanlıklar varsa ülkemizde de olması gerektiğini düşünüyorum” diyerek hanedanlık istedi.

Aynı zamanda merhum başbakanlardan Necmettin Erbakanın oğlu Fatih Erbakan’ın Saadet Partisinden ayrılarak kurduğu Yeniden Refah Partisininde kurucular kurulu üyesi olan Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, Osmanlı ile ilgili olarak; lokantalar, kafeler olduğunu ve işletmelerin arkalarına Osmanlı tuğraları astığını söylemiş.

Bu kadarlada kalmayıp; “Buna rağmen Osmanlı’nın torunlarını görmüyorlar. Bu vesile ile iade-i itibar verilmeli. Geç bile kalınmış bir şey ama bu hem ülkemiz için hem dünyada nasıl farklı hanedanlıklar varsa ülkemizde de olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bunun ülkemize bir değer katacağına inanıyorum” ifadesini kullanmış.
Ayrıca Osmanoğlu, Osmanlı hanedanı mensuplarının yaşadıklarını sinema projesi olan ‘Hanedan Sürgünü’ filminde göstereceklerini söylemiş.

Osmanoğlu’nun bu açıklamasına özellikle sosyal medyada yoğun tepki geldi tabi ki.

Tabi ki bizimde söyleyeceklerimiz olacaktır.

  • Dedesi Abdülhamit Duyunu Umumiye ile Osmanlının çöküşünü hızlandırmıştı.
  • Dedesi Osmanlının yer altı ve yerüstü kaynaklarının işletme haklarını yabancılara devretmesiyle Osmanlının çöküşünü hızlandırmıştı.
  • Dedesi Osmanlıyı daha fazla borca ve faize esir etmesi ile çöküşü hızlandırmıştı.
  • Dedesini teslimiyetci bir dış politika izleyerek Osmanlının çöküşünü hızlandırmıştı.
  • Dedesinin kardeşi Vahdettin ise, İstanbul’un anahtarını İngilizler’e teslim ettiğinde hanedan ve saltanat defteri o gün kapanmıştı.

Bu açıklamaları neden yapmış olabilir !?

Osmanoğlu ailesinin 100 yıldır sürdürdükleri Abdülhamidin mirası yalanı artık tutmadığı için bunları konuşmaya başladı. Hanedan kardeşlerinin Türkiyenin hatırı saylır tarihçilere para ile yalan tarih yazdırma çabaları da boşa gittiği için bunları konuşmaya başladılar.

Dedesi II.Abdülhamid’in Osmanlı örf ve hukukunu hiçe sayarak devlet mallarına yaptığı yağmayı hukuk kuralları açısından geçerli bir “özel mülk edinimi” saymak mümkün olmamasına rağmen, ‘dedemin mirasından payımı verin susayım’ demeye getiriyor.

Abdülhamid’in hanedanlık sevdalısı mirasyedi torunları, dedelerinin (hukuksuz) mirasını devletimizden talep ederken yaptıkları açıklamada şunu demek istemişlerdi;

“Ulu Hakan, Halife Sultan, ‘El Gazi’ Padişah ünvanlı dedemiz II.Abdülhamid binaları, arazileri, hastaneleri, vakıfları, eğitim kuruluşlarını, petrol sahalarını, gemicikleri vb. yabancı güçlerden kurtarmak için kendini feda edip örtülü ödeneğin altınlarıyla satın alıp sonra kendi üzerine kaydettirdi. Ama yine de biz dedemiz’in üzerine kaydettirdiği bu mallardan hak talep ediyoruz.”

Devlet de onlara şu cevabı vermişti:

“Madem dedeniz bizim (devletin) malımı, yabancılardan kurtarmak için bizim paramla satın alıp, kendi üzerine devretti, korudu ve kolladı. Bizde kendisine bu fedakarlığından dolayı çok teşekkür ediyoruz. Bizde dedeniz öldükten 31 yıl sonra, 431 sayılı kanunla emanet mallarımızı tekrar geri aldık. Siz şimdi neden “Dedemin mirası” diye bizden istiyorsunuz bunları ?”

Velhası kelam;

Devlet olarak bu mirasyedilere, vereceğimiz ne tek bir kuruşumuz nede vereceğimiz 1 cm2 toprağımız yoktur.

Bu topraklar Osmanoğullarının yağma böreği değil.
Önce pamuk eller cebe yapacaklar.
Mahfi Eğilmezin 2011 yılı hesabına göre;
145 milyon Osmanlı Altını/ 500 Milyar Doları getirecekler.

Yok öğle yağma…

Bunlar genelde çifte vatandaştırlar.
Osmanoğlu ailesinin bir ferdinin çıkıpta hanedanlık talebinde bulunmaları ifade özgürlüğü değildir. Türkiye’nin yönetim tarzını beğenmiyorlarsa çifte vatandaşı oldukları ülkeye gidebilirler.

Hanedan ailesi mensupları önce uyarılmalı.
İçlerinde bu konuda ısrarcı olanlar çıkarsa vurulacak en iyi kötek, vatandaşlığının geri alınıp, çifte vatandaşı olduğu ülkeye gönderilmek üzere sınır dışı edilmesi olacaktır.

Tabi ki ölmüş II. Abdülhamid’e kötek vurmaktan bahsetmiyorum bu yazımda !

Torun Abdülhamid’den ve onun bu pervasızlığından ve onun kuklası olanlardan bahsediyoruz.


Vesselam[s.ö]
Sadi ÖZGÜL



Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir