
Kısa bir süre önce Sosyal Bilimler Araştırma Ağında yayınlanan bir istatistiksel analizin bulguları, Hamas’ın 7 Ekim saldırısıyla ilgili bazı ilginç iddialara ve bilgilere ışık tutuyor.
Finans dünyasında, haksız bir avantaj elde etmek ve zirveye çıkmak için sürekli bir mücadele vardır. Son zamanlarda, açığa satış adı verilen bir uygulamanın tam da bunu yapmak için kullanıldığı ortaya çıktı. Bu strateji, kişinin gerçekte sahip olmadığı hisse senetlerini, değerlerinin düşeceği beklentisiyle satın almasını ve sonrasında da değeri yükseldiğinde hemen satmasını içerir. Bu beklenti gerçeğe dönüştüğünde, elde edilen kar önemli olabilir.
Ancak bu uygulama tartışmalardan uzak değildir. Bu aktörlerin içeriden bilgiye erişimlerinin olup olmadığı, bu durumun onlara borsayı kendi çıkarları için manipüle etmede haksız bir avantaj sağlayıp sağlamadığı sorularını gündeme getirmektedir. Bu tür eylemlerin sonuçları, göz açıp kapayıncaya kadar kaybedilen ve kazanılan milyonlarca dolar ile geniş kapsamlıdır. Bu durum, finans dünyasının her zaman adil ve hakkaniyetli olmadığını ve bu dünyayı kişisel çıkarları için istismar etmek isteyenlere karşı uyanık olmamız gerektiğini hatırlatmaktadır.
Bu makalemizde bununla ilgili bir gelişmeye yöneliktir.
Ancak burada hedefe oturtulanlar ise İsrail-Gazze savaşının tarafları olan İsrail ve Hamas’dır.
Sosyal Bilimler Araştırma ağı ise ortaya çıkardığı durumu şu istatiksel analiz yazısı ile duyurdular… (kaynak)
“Son incelemelerde, bilgili tüccarların borsa yatırım fonları (ETF’ler) gibi ekonomik olarak bağlantılı menkul kıymetlerdeki alım satımları giderek daha fazla gizlendiği gösteriliyor. Bu finansal piyasaların askeri çatışmaya tepkileri hakkında uzun süredir devam eden bilgilere dayanıyor. 7 Ekim’deki Hamas saldırısı öncesinde İsrail şirketinde ETF’de açığa çıkan satışlarda önemli bir artış olduğunu belgeliyoruz. Yine benzer şekilde, Tel Aviv’de işlem gören düzinelerce İsrail şirketinde saldırı öncesinde açığa çıkan satışta artışlar tespit ettik. Yalnızca bir İsrail şirketi için, 14 Eylül-5 Ekim döneminde piyasaya sunulan 4,43 milyon yeni hisse işlem görerek dünya çapında karlar sağlanmıştır. Bulgularımız, trader’ların yaklaşan saldırıları hakkında bilgi sahibi olduğu ve bu trajik olaylardan kâr elde ettiğini gösteriyor” ifadelerine yer verildi. (Kaynak)
Ancak The Times of Israel tarafından buna istinaden yapılan bir analiz ise (kaynak) oldukça şaşırtıcı olduğu kadar bir o kadar da çelişkiler içermektedir. İddiaya göre, bu dönemdeki tüm açığa satışların Hamas’a bağlı kişiler tarafından gerçekleştirildiği iddia ediliyor. Bu açıklama, İsrail Gazze arasındaki savaşın geleneksel anlatısıyla çeliştiği için bazılarına çılgınca gelebilir. Genellikle militan bir grup olarak görülen Hamas’ın savaş sırasında finansal manevralara karışmış olabileceği ihtimalini gündeme getirilmesi zaten karmaşık olan bir duruma yeni bir karmaşıklık katmanı ekleyerek, pek çok kişinin bu eylemlerin arkasındaki gerçek nedenleri ve stratejileri merak etmesine neden oluyor.
Bu işlemlerden Hamas’ın sorumlu olduğu iddiası, İsrail ile düşmanları arasında süregelen çelişkilerin bir başka örneği gibi duruyor. Herhangi bir somut kanıt olmamasına rağmen, İsrail’in istihbarat teşkilatı Mossad’ın itibarının gösterdiğinden daha az tasvir edilme durumuna düşürülmesi ise daha ilginçtir. Çünkü Mossad genellikle dünyadaki en küçük finansal işlemleri ayrıntısına kadar bilgi sahibi olarak lanse edilir. Ancak açığa satış yoluyla elde edilecek potansiyel “karşılıklı..!? “ yüksek karlar varsa, Mossad’ın rahatlıkla kulaklarını tıkaması mümkündür. Bu durum, bu tür iddialara karışanların faaliyetleri hakkında daha faza soru işaretleri oluşturmaktadır.
Peygamberler döneminde buna benzer uygulamalar yapanlar vardı.
Örneğin; Hz. İsa’nın (a.s) şiddetle karşı çıktığı uygulamayı tanımlamak için kullanılan bir terim vardı: tefecilik. Bu terim, fahiş faiz oranlarıyla borç para verme eylemini ifade ediyordu. Hz. İsa (a.s) “tefecileri” kovduğunda, bunu onların yozlaşmış yöntemlerine karşı yaptı. Onları topluma hiçbir değer katmayan, aksine etik dışı planlarıyla toplumun sermayesini asalakça tüketen bireyler olarak görmüştür. Hz İsa (a.s) onların topluma verdikleri zararın farkına varmış ve sömürücü uygulamalarına karşı tavır almıştır. Onun eylemleri, başkalarının zararına kazanç sağlamaya çalışanları tespit etme ve onlara meydan okuma konusunda örnek teşkil etmektedir. Bizlerinde uyanık olmamız gerektiğini hatırlatması açısından çok önemlidir.
Son olarak; makalenin başlığındaki “Açığa Çıkan Tufan, Hamasın 7 Ekim Saldırısının Önceden Bilindiğine mi İşaret Ediyor?” sorunun cevabına gelelim şimdide;
Her ne kadar elimizde somut deliller olmasa da İsrail Hamasın yakın bir zamanda saldıracağını tahmin etmiş olabilir diyebiliriz. Çünkü 7 Ekim saldırısını önceden bilip bilmediği ise gizemini hala korumaya devam ediyor. Gelecekte ortaya çıkabilmesi muhtemel yeni bilgiler yeni hükümler doğuracaktır…
Sadi ÖZGÜL
