Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, Güvenlik Konseyi’ne yaptığı açıklamada, jeopolitik gerilimlerin nükleer savaş riskini on yıllardır görülmemiş bir seviyeye çıkardığını belirtti. Guterres, insanlığı kurtarmanın tek yolunun nükleer silahları azaltmak ve ortadan kaldırmak olduğunu vurguladı.
Önemli noktalar:
- Nükleer silaha sahip ülkeler müzakere masasına dönmeli ve nükleer silah kullanımını önlemek için yeniden taahhütte bulunmalı.
- ABD ve Rusya gibi en büyük nükleer cephanelere sahip ülkeler, silah sayısını azaltmak için anlaşmalı.
- Yapay zeka, siber ve uzay teknolojileri gibi yeni teknolojiler yeni riskler yaratıyor.
- Eylül ayındaki Geleceğin Zirvesi, küresel silahsızlanma mimarisini reforme etmek için önemli bir fırsat.
- Nükleer silahların test edilmesini yasaklayan Kapsamlı Nükleer Test Yasağı Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi çok önemli.
- Nükleer silah kullanma riski on yıllardır görülmemiş bir seviyede. Sorumsuz söylemler ve tehditler bu riski artırıyor.
Genel olarak, nükleer savaş riskinin azaltılması ve nükleer silahsızlanmanın sağlanması için acil adımlar atılması gerektiği vurgulanıyor. Uluslararası toplumun bu konuda işbirliği yapması hayati önem taşıyor.
Maddeleri genişletelim;
Nükleer silaha sahip ülkeler müzakere masasına dönmeli:
Dünya üzerinde resmi olarak nükleer silaha sahip olan beş ülke (ABD, Rusya, Çin, Fransa ve Birleşik Krallık) ve gayri resmi olarak nükleer silaha sahip olduğu düşünülen diğer ülkeler (Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore) acilen müzakerelere başlamalıdır. Bu görüşmelerde, nükleer silahların kullanımını önlemek için somut adımlar atılmalı ve karşılıklı güven artırıcı önlemler alınmalıdır. Ayrıca, nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmalarının güçlendirilmesi de ele alınmalıdır.
ABD ve Rusya silah sayısını azaltmak için anlaşmalı:
Dünyadaki nükleer silahların yaklaşık %90’ına sahip olan bu iki süper güç, mevcut nükleer cephanelerini önemli ölçüde azaltmak için yeni bir anlaşma yapmalıdır. Bu anlaşma, hem stratejik hem de taktik nükleer silahları kapsamalı ve sıkı denetim mekanizmaları içermelidir. Ayrıca, iki ülke arasındaki Yeni START anlaşmasının ötesine geçerek daha kapsamlı bir silahsızlanma planı oluşturulmalıdır.
Yeni teknolojiler yeni riskler yaratıyor:
Yapay zeka, siber teknolojiler ve uzay teknolojileri gibi gelişmeler, nükleer silahların kontrolü ve kullanımı konusunda yeni zorluklar ortaya çıkarmaktadır. Örneğin, yapay zeka destekli erken uyarı sistemleri yanlış alarmlara neden olabilir veya siber saldırılar nükleer komuta-kontrol sistemlerini tehlikeye atabilir. Bu nedenle, bu yeni teknolojilerin nükleer risk yönetimi üzerindeki etkilerini ele alan uluslararası anlaşmalar ve protokoller geliştirilmelidir.
Geleceğin Zirvesi önemli bir fırsat:
Eylül ayında düzenlenecek olan bu zirve, küresel silahsızlanma mimarisini yeniden şekillendirmek için kritik bir platform olacaktır. Zirve’de, nükleer silahsızlanma, silah kontrolü ve yayılmanın önlenmesi konularında yeni stratejiler ve eylem planları oluşturulmalıdır. Ayrıca, sivil toplum kuruluşları ve bilim insanlarının da katkıda bulunabileceği kapsayıcı bir yaklaşım benimsenmelidir.
Kapsamlı Nükleer Test Yasağı Anlaşması’nın yürürlüğe girmesi:
1996’da imzalanan ancak hala yürürlüğe girmeyen bu anlaşma, nükleer silah testlerini tamamen yasaklamayı amaçlamaktadır. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için, özellikle ABD, Çin, İran, İsrail ve Kuzey Kore gibi kilit ülkelerin onayı gerekmektedir. Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi, nükleer silahların geliştirilmesini ve modernizasyonunu önemli ölçüde kısıtlayacak ve küresel güvenliğe katkıda bulunacaktır.
Nükleer silah kullanma riski on yıllardır görülmemiş bir seviyede:
Günümüzde, özellikle Ukrayna-Rusya savaşı bağlamında, nükleer silah kullanma tehditleri ve sorumsuz söylemler artmıştır. Bu durum, yanlış hesaplamalar veya kazalar sonucu nükleer bir çatışma riskini artırmaktadır. Uluslararası toplum, bu tür söylemleri kınamalı ve nükleer silahların kullanılmasının insanlık için yaratacağı felaket sonuçlar konusunda farkındalığı artırmalıdır. Ayrıca, nükleer silahların kullanımını yasaklayan uluslararası normlar güçlendirilmelidir.