Irak Üzerinden, Türkiye ve İran Arasında Örtülü Mücadele Sürüyor

Irak’taki operasyon gündeme pek yansımayan oldukça ilgi çekici etkilere sahip.

Pençe-Kilit operasyonu tipik bir PKK’yla mücadele operasyonu gibi gözükse de bölgesel etkileri itibariyle çok daha fazlasına sahip…

Öncelikle operasyona bakalım;

Operasyon genel olarak PKK’nın Türk sınırlarına erişimini engelleme amacı güdüyor ve örgütün Kuzey Irak’taki etkinliğini kırıyor. Kuzey Irak’taki Barzani yönetimi operasyona alenen destek açıklaması yapmıyor ama karşı da çıkmıyor. Zaten operasyon, Mesrur Barzani’nin İstanbul ziyaretinden kısa süre sonra başlamıştı. Yani Barzaniler örtülü destek veriyor diyebiliriz.

Barzanilerin PKK’yı Kuzey Irak’ta görmek istemiyor oluşu bölgenin en çok bilinen sırlarından biri. Kuzey Irak yönetimi ekonomik açıdan zorluklar yaşıyor. Türkiye ile yapılan enerji ticareti ise yönetimi ayakta tutuyor diyebiliriz. Tabi bir de Kuzey Irak’tan Türkiye’ye uzanacak yeni bir enerji boru hattı projesi gündemde. PKK’nın bu projeye karşı eylemler düzenleyeceği tahmin edildiğinde, operasyonun örgütü bölgeden temizleme amacı yerine oturuyor.

Meselenin başka boyutları da var: İRAN

İran, özellikle son yıllarda Irak’taki nüfuzunu artırmıştı. Hatta IŞİD’e karşı mücadelede kurulan İran yanlısı milisler, Irak’ta önemli bir ağırlık kazanmıştı. İran Devrim Muhafızları’na bağlı şirketlerin Irak’ta enerji işlerinde oldukça etkin olduğunu da bilmek gerek. Yine de gerek İran’ın ülkedeki doğrudan etkisi gerek İran yanlısı milislerin askeri ağırlığı son seçimlerden sonra büyük darbe aldı. İran (ve milisleri) son seçimlerde büyük bir hezimet yaşadı. Irak’taki Şii liderin İran’a yüz vermeyen tavrı, İran yanlısı milislerin ülkede artan rahatsızlığa neden olması ve seçimlerdeki İran karşıtı zaferi, İran’ın ülkedeki etkisini ciddi derecede baltaladı. Böylece Barzanilerin kurulacak hükümetteki ağırlığı arttı.

Bir de üstüne TSK’nın Kuzey Irak’ta ağırlığını artırması ve Kuzey Irak üzerinden yeni bir boru hattı projesini gün yüzüne çıkması, İran yanlısı milisleri çok rahatsız etti. Öyle ki İran yanlısı milisler, bir süredir Irak’taki Türk askeri varlıklarını taciz ediyor. Irak’taki muqawama grupları, Başika’daki Türk üssünü Nisan ayında düzenli olarak hedef almaya başladı. Yabancı bir kaynak, 107mm roketlerin olağan taciz atışları için yeterli olmasına rağmen milislerin 122mm roketleri kullandığını açıklıyor.

Irak merkezi hükümeti her ne kadar TSK’nın Kuzey Irak’taki artan varlığından rahatsız olsa da PKK’dan ve İran yanlısı milislerden çok daha rahatsızlar. Öyle ki Irak ordusu fırsattan istifade ederek PKK bağlantılı YBS’ye operasyon başlatarak Sincar’daki etkinliğini artırdı. YBS genellikle PKK ve İran yanlısı milisler tarafından, “IŞİD tarafından ezilen Ezidi nüfusu korumak” bahanesiyle destekleniyordu. TSK ve Irak’ın paralel operasyonları bu KH, HHN ve AAH gibi İran yanlısı milislerin misilleme saldırılarına neden oldu.

Hatta İran yanlısı politikacılar, Türkiye’nin hamlelerini yayılmacı neo-Osmanlı irredantizmi olarak görüp Irak’ın toprak bütünlüğünü koruduklarını bile açıkladı. TSK’nın da İran yanlısı milislere sihalarla karşılık verdiği biliniyor. Yani adı konmamış bir çatışma var.

Bu arada Kuzey Irak’tan Türkiye’ye uzanacak yeni enerji boru hattının, Avrupa’ya besleyeceği ve AB’nin Rus enerjisinden ayrılmasına hizmet edeceği de konuşulanlar arasında. İran’ın bundan rahatsız olmasına şaşmamalı.

Irak’ta Barzani-Sadr-Sünni Blok arasında siyasi ittifak kurulmaya başladığında ve İran yanlısı gruplar için işler daha da sıkıntılı bir hal aldı. Ve İran Devrim Muhafızları’nın Musul’a füze saldırıları başladı. Devrim Muhafızlarının hedeflerinden biri de Barzani’ye yakın petrol şirketinin CEO’sunun villasıydı. Akabinde şirketin alt yapısını hedef alan başka saldırılar da oldu. Bu saldırılar İran’ın, yeni enerji boru hattı projesine verdiği açık bir yanıttı.

Bu gelişmelere İran sınırından Türkiye’ye akan Afgan ve Pakistanlı kaçkınları da eklediğimizde ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. Irak üzerinde, Türkiye ve İran arasında örtülü bir mücadele sürüyor. Pençe-Kilit operasyonuna bu gözle de bakmak gerekir.

Türkiye, hem PKK’ya karşı mücadele veriyor hem İran’ın Irak’ta güçlenmek isteyen vekillerine engel çekiyor hem de Irak petrolüyle enerjisini çeşitlendirmeye çalışıyor.

Kuzey Irak hem bölgedeki İran milislerini ve PKK’yı yok etmek istiyor hem de Türkiye ile enerji ticaretini genişleterek ekonomik durumunu düzeltmeye çalışıyor. Tabi, Bağdat’tan giderek koparak bağımsızlık hayallerini diri tutuyor.

Irak yönetimi ise Türkiye’nin Kuzey Irak’taki varlığından ve Kuzey Irak’ın güçlenmesinden rahatsız olsa da İran yanlısı milislerin artan varlığını sınırlandırmayı daha öncelikli görüyor ve krizlerden fırsatlar yaratmaya çalışıyor. İran ise Irak’taki azalan etkisini korumak için çabalıyor. Türkiye’nin faaliyetlerine engel olmaya çalışıp milisleri destekliyor. Irak ve Erbil arasında ihtilaf çıkararak İran’ı dışlayan siyasi bloku aşındırmak istiyor.

Bu tip manevraların Türkiye açısından kısa vadeli faydaları olabilir fakat uzun vadede kalıcı faydalar yaşanması pek mümkün değil. Uzun vadeli kalıcı faydalar için iki şeyi aynı anda yürütebilmemiz gerekiyor.

Bunlardan ilki Bağdat’la kalıcı iyi ilişkiler kurmalıyız.
İkincisi ise Irak’taki Türkmenleri siyasi-askeri-diplomatik açılardan destekleyerek kurumsallaştırmalıyız.
Bu iki şeyi anda yürütemediğimiz sürece Irak’taki yegane kazanımımız PKK’ya yönelik operasyonlar olacaktır.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, ABD’nin Fırat’ın doğusunda ayrılıkçılığı teşvik ederek yarı devlet kurmaya çalıştığını, Türkiye’nin buna sessiz kalmamasının doğal olduğunu söylemiş.

Bu açıklama sınır ötesi operasyona örtülü Rus onayı gibi duruyor.

Yorumcalar derlemesi…

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir