BOP; İslam dünyasının ve Siyonistlerin gündeminden düşmeyen projedir. Bu projenin tam adı Büyük Ortadoğu Projesi‘dir. Gayesi tahrif edilmiş Tevratta, Yahudi milletine vadedildiğine inanılan ve Nil’den Fırat’a kadar olan toprakları içine alan efsaneden ibaret olan Arz-ı Mev’ud hayalinin gerçekleşmesi için yürürlüğe konulan SİYONİST bir plandır. Bu projeye Büyük İsrail İmparatorluğu kurulma Projesi‘de diyebiliriz.
Siyonistler’in BOP‘un gerçekleştirilmesinde Haim Naum doktrini[1] önemli yer tutar. BOP‘çular, önlerindeki en büyük engelin Müslüman Türk milleti olduğu gayet iyi bilirler. Bunun için önce Müslüman Türk milletini yıkma gayretiyle yerli ve çakma milli görünümlü işbirlikçileri ile harıl harıl çalışmaya devam etmektedirler. Haim Naum doktrin ilk safhalarından olan, Türk milletimizi işsiz-aşsız-işsiz bırakılması ve borca esir edilmesinde başarılı olmuşlardır.
Bu başarı sonrasın da artık bir üst seviye geçişin vakti gelmiş olacak ki; İslam’da reformun gündeme getirerek BOP’un basamaklarında üst seviyeye geçmek üzere olduklarını ilan etmeye başladılar adeta.
Haim Naum doktirininin ne olduğu bilmeyenler için; yazının sonunda verilen youtube linkini tıklarsanız Erbakan hocanın anlatımıyla izleyebilirsiniz.
Peki Nedir Bu Üst Seviye/Safha ?
Bu safha Müslüman Türk milletini gerçek İslamdan uzaklaştırılma safhasıdır!
- İslamın Güncellenmesi,
- İslamda Reform,
- İslamın Yeniden Yorumlanması,
- Dinler Arası diyalog,
Bütün bunlar sadece Siyonistlerin Projesi değildir. Cizvit Papazlarının kontrolündeki Vatikan’ın da projesidir ve bunların her ikisi de projelerini hayata geçirmek için her yolu deneyeceklerdir.
Vatikan’ın geçmişte olduğu gibi, günümüzde ve gelecekte de buna benzer projeleri bitmeyeceği gibi, yerli ve çakma milli görünümlü işbirlikçileri de bitmez. Bu projelerin sahipleri ve yürütücüleri gerek gördüğü takdirde Siyonist’lerle işbirliğine gitmekten de erinmeyeceklerdir.
Bu safhada bir taraftan Siyonistler, bir taraftan da Vatikan “Türk Milleti’ni gerçek İslam’dan uzaklaştırmak” için, yerli işbirlikçi siyasilerle ve %80 i yabancı istihbarat örgütleri aracılığıyla kontrol altında tutulan cemaatleri ve onların uzantıları olan STK’ları geçmişte olduğu bundan sonra da gerekirse fon’layarak biraz daha fazla taşeron olarak kullanıp bu projelerini mutlaka hayata geçirmeye çalışacaklardır.
Çünkü Türk milletini İslamdan uzaklaştırılırsa kolay lokma haline gelir, böylelikle Türk milleti aleyhine olan tüm planlarını gerçekleştirebileceklerini çok iyi biliyorlar.
Toplumumuzda adı öne çıkmış sözde hojja efendi kılıklı şarlatanların, uzun süredir köhneleşmiş eski örfi adetleri ve gelenekleri, bid’atları, efsaneleri, menkıbeleri vb hurafeleri, İslam dininin emirleri ve kurallarıymış gibi pazarlayarak insanımızın inanç sisteminde kafaları karıştırmaları ve bunun içinde özel talebeler yetiştirmeleri, özel ikna metdoları geliştirmeleri, zihinleri kontrol etme teknikleri ve basılı yayınlar neşretmeleri bu oyunun önemli stratejilerinden biridir. Hatta bunlardan bazılarının neşrettikleri kitaplar MEB’in orta öğretimde tavsiye kitapları arasında olduğu da unutulmamalı.
Uyanık olunmadığı için, Müslüman Türk milletini gerçek İslam’dan uzaklaştırmada kısmen başarılı olmuşlar gibi görünüyorlar.
Son günlerde kamuoyunda cemaatlere karşı yükselen tepkilere “yanlış anlaşıldı… sözlerimizi cımbızla çekiyorlar… bize zulmediyorlar” diyerek mağduriyet tiyatrosu sergiliyor olmalarına çokta inanmayın. Hatta halkın gazını almak için bu cemaatlere tepki gösteriyormuş gibi rol kesen işbirlikçi yerli ve milli görünümlü siyasilerin açıklamalarına da fazla itibar etmeyin. Bu tiyatroları bile oyunun parçası.
Diyelim malum cemaatlerden birisi yanılır da tiyatrodaki görevini unutup BOP’culara en bir cephe alma emareleri gösterirse, önce STK’larının kapılarına kilit vurulur ve hemen yandaş medyanın kara propaganda içerikli yayınlarıyla Medrese-i Yusuf’iye de bulur kendisini.
Bunun en güzel örneği bu oyunun içinde hiç olmadı diye bildiğimiz Alparslan Kuytul’un başına gelenler işbirlikçi olan cemaatlere gözdağıdır.
Oyunun dışına çıkmaya yeltense bile bir süre sonra mevcut oyun düzenine bağlılıklarını bildirdiklerini göreceksiniz. Geçmişte de bağlılıklarını bildirmişlerdi.
Büyük Rejisörün senaryosunu “ceza ve ödül” de dahil böyle kurguladığını iyi bilin.
Hangi cemaatin bu tiyatronun içinde olup olmadığını nasıl anlarız?
Anlamak gayet kolay…
Cemaatlerin mensuplarının seçim zamanı kapı kapı dolaşıp BOP’un yerli ve milli görünümlü işbirlikçileri için oy isteyip istemediklerine ve hojjaların açıklamalarına bakarsanız cevabını da bulursunuz.
ABD’nin ünlü düşünce kuruluşu RAND Corparation’un 2007 de yayınladığı “İslam dünyasında ılımlı ağlar oluşturma” raporunda Türkiye safhasında cemaatler ve onların STK’ları önemli yer tutmaktadır. Günümüze kadar buna benzer çok raporlar yayınlandı ama, bu çalışmaların temeli 2007 deki raporda atılmıştır.
Türkiye’deki tüm cemaatlerin ve onların kolları olan STK ların kermeslerine kadar sıkı denetim altında tutulması artık milli güvenlik meselesidir ve ülkemizin bekası için önemlidir.
Sonuç olarak;
Müslümanlar uyanık olmazsa bu işin varacağı siyasi ve toplumsal zafiyeti, SİYONİZM’in VATİKAN’ın hedefi olan, ama gerçek İslamla hiçbir alakası olmayan YERLİ ve MİLLİ DİN’in ihdas edilmesi olacaktır.
İşte o zaman Türk Milletinin vatanı olan Türkiye’nin yıkılması kaçınılmaz olacaktır.
Ne kadar da kazanda haşlanan kurbağa gibi olmayalım! deslerde,
Asıl önemli olan uyanık olup namaz kılan köleler olmamaya çalışmaktır.
vesselam[s.ö]
Sadi ÖZGÜL
[1] Haim Naum Doktrini Nedir : https://www.youtube.com/watch?v=ekPDBeXcQCw