24 Haziran seçimleri ile birlikte Partili Cumhurbaşkanlığı yeni yönetim sistemine geçiş yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, meclis dışından belirlediği isimleri açıklayarak yeni kabinesini ilan etti ve resmen göreve başladılar.
Kabinedeki isimlere baktığımızda, millete ait herhangi bir sorunun çözümünü sağlayacak kimselerden oluşmamış. Adeta birkaç yakın ailenin şirketlerinin sektörel bazda gelişimini ve sürdürülebilirliği temin edecek CEO kişilerden oluşturulmuş.
‘Paraya sahip çıkan devlete sahip çıkar!’ tavsiyelerimizi bir o anladı sanmıştık… Meğer onuda yanlış anlamış. Tavsiyelerimize rağmen parayı anonim şirket gibi yöneteceğini sanıyorduk, komandit aile şirketi[1] olarak çıktılar karşımıza. Demek ki parayı yönetmeyi böyle bir şey olarak anlamışlar.
Komandit Şirket Nedir ?
İki veya daha çok kimse tarafından, bir ticari işletmeyi müşterek ticaret ünvanı altında işletmek amacıyla, bir sözleşmeyle kurulan ve şirket alacaklılarına karşı ortaklardan bir kısmının sorumluluğu sınırlanmamış ve diğer bir kısım ortaklarının sorumluluğu belirli bir miktar ile sınırlanmış olan, hak ehliyeti işletme konusu ile sınırlı, tüzel kişiliğe sahip bir şirket tipidir.
Yeni Komandit Aile Şirketinin Ortaklarına bakalım;
– Sağlık Bakanı (Yengemizin medipol ortağı)
– Çevre Şehircilik Bakanı (TOKİ Genel müdürü)
– Maliye/Hazine Bakanı. (Enişte)
– Milli Eğitim Bakanı (Maya kolejinin kurucusu)
– Turizm Bakanı (ETS tur’un sahibi ve Gürcistan’da kumarhaneli otelin sahibi)
Yani anlayacağınız sanki, yeni kabinenin imza sirküleri ve birde vergi levhası eksik kalmış.
Korkarım ki; bu yeni idari yapılanmanın süreç içinde getireceği olumsuzluklardan biride devlet imkanlarını birkaç aileye faydalandırılması olacaktır.
Muhtemel suistimal skandallarının ortaya çıkması sonrasında baş edemezlerse agresifleşeceklerdir. Daha kötüsü de bu yüzden polisiye ve adli tedbirlere geçilecek yeni bir OHAL dönemi daha gelebilir.
Komandit şirketlerini daha fazla ticari kayba uğratmadan konuyu bir fıkra ile sonlandıralım;
Kümese müdür aranıyormuş.
Tilki başvurmuş.
Öz geçmişini beğenmişler.
“Kaç para istersin?” diye sormuşlar.
“Gülmekten konuşamayacağım, ne verirseniz verin” demiş..
Vah Türkiyeme vah…
…
Vesselam[s.ö]
Sadi ÖZGÜL