Küresel Finansal Militarizm Kabus: Uçurumun Kenarında!
Finansal güç ile militarizmin kanlı dansı, insanlığın kaderini belirleyen karanlık gölge gibi üzerimizde dolaşıyor. ABD’nin kuruluşundan süregelen sömürü ve şiddet, ekonomik çıkarların nasıl savaş makinesini beslediğini gözler önüne seriyor. Köle emeğiyle inşa edilen ekonomi, savaşların finansmanında bankaların ve sermayenin rolü, Birinci Dünya Savaşı’na giden yoldaki silah endüstrisi lobiciliği… Tüm bunlar, tarihin tekerrürden ibaret olduğunu gösteriyor.
Dijital Çağda Finansal Hakimiyet ve Ulusal Güvenlik Tehditleri
Dijital devrimle birlikte finansallaşma hızlandı, spekülatif uygulamalar katlandı ve küresel riskler devasa boyutlara ulaştı. Büyük varlık yönetim firmaları, nükleer silah üreticileri dahil olmak üzere birçok şirketin kontrolünü ele geçirerek, devletlerin egemenliğini aşan güce ulaşması Türkiye gibi ülkeler için ciddi milli güvenlik sorunları yaratıyor; zira küresel finansal aktörlerin çıkarları, bölgesel istikrarsızlıkları tetiklemesi, ekonomik ve milli güvenliğe yönelik sinsi saldırıdır.
Küresel Hakimiyetin Gizli Mimarları ve Soğuk Savaş Kurgusu
İkinci Dünya Savaşı sonrası dünya düzeninin perde arkasında planlandığı gerçeği, küresel politikaların sadece devletler tarafından değil, aynı zamanda küresel elitler tarafından şekillendirildiğini gösteriyor. “Bir ülkenin yüzyılı” vizyonu, Bretton Woods sistemi ve sosyalizmin yayılmasını engelleme çabaları, tek hegemonik dünya görüşünün nasıl dayatıldığını ortaya koyuyor.
Aslında Soğuk Savaş’ın, ABD havacılık endüstrisinin pazar kaybını telafi etmek için yaratılan kurgusal tehditlerle başlatılması, militarizmin ekonomik çıkarlarla nasıl beslendiğinin kanıtıdır. Türkiye, küresel güç oyunlarının ortasında, çıkarlarını koruma ve bölgesel dengeleri gözetme konusunda sürekli stratejik mücadele içinde olmaya devam etmesi dış politika meselesi değil, aynı zamanda varoluşsal mücadeledir.
Gerçeklerin Örtbası ve Medyanın Sessizliği: Kamuoyunu Manipüle Etme Sanatı
11 Eylül saldırılarının ardındaki gerçeklerin örtbas edilmesi ve medyanın süreçteki rolü, sistemik sorunu gözler önüne seriyor. İstihbarat manipülasyonu, saldırıların kolaylaştırılmasına dair iddialar ve ana akım medyanın “sansasyonel” bilgileri görmezden gelmesi, kamuoyunun aynı zamanda ekonomik olarak nasıl manipüle edildiğini gösteriyor.
Türkiye’de benzer şekilde, önemli olayların ardındaki gerçeklerin kamuoyundan gizlenmesi, yayın yasağının getirilmesi veya çarpıtılması, toplumsal güveni sarsıyor ve eleştirel düşünceyi engelliyor.
Kontrolsüz Güc: Delilerin Akıl Hastanesini Ele Geçirmesi
Kapitalist sistemin içsel çelişkileri, küresel elitlerin çıkarlarını sistemin genel sağlığının önüne koyması ve düzenleme çabalarının başarısızlığı, sistemin kendi kendini yok etme potansiyelini ortaya koyuyor. Bankacılık, yapay zeka ve uzayın silahlandırılması gibi alanlarda tüm düzenleyici “frenlerin” kaldırılması, kontrolsüz gücün iktidara geldiğini gösteriyor. “Delilerin akıl hastanesini ele geçirmesi” metaforu, sistemin kaçınılmaz olarak mülkiyeti ve gücü giderek daha az elde toplamasının doğal sonucudur.
Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı ve toplumsal refahı, küresel kapitalist sistemin dayattığı para kredi sisteminin sonuçları olan riskler karşısında sürekli tehdit altındayken, sadece ekonomik kriz değil, aynı zamanda medeniyet intiharıdır.
Varoluşsal Tehditler Gözardı Edilmez: İklim ve Nükleer Kıyamet
İklim değişikliği ve nükleer savaş riski, insanlık için varoluşsal fırtına oluşturuyor. Etkileri, jeopolitik gerilimleri ve nükleer savaş potansiyelini artırıyor. Kaynakların eşitsiz paylaşımı ve kitlesel göçler, uluslararası çatışmaların ana tetikleyicileri haline geliyor.
Türkiye, iklim değişikliğinin etkilerine karşı savunmasız coğrafyada bulunuyor ve bölgesel çatışmaların ortasında nükleer tehditlere karşı tetikte olmak zorunda. Nükleer savaş riski, özellikle yapay zeka sistemleriyle kazara, yanlış hesaplama veya hata sonucu ortaya çıkabilecek risk, sıfırdan çok uzaktır. Konunun yeterince konuşulmaması ve eyleme geçilmemesi, üzerinde durulması gereken temel sorundur. Ayrıca ekonomik istikrarsızlıklar, tehditlerin etkisini derinleştirerek toplumsal kırılganlıkları artırması aynı zamanda insanlığın kendi eliyle yarattığı kıyamettir.
Varoluşsal Tehditler Gözardı Edilmez: Yapay Zeka ve Ekonomik Çıkmaz
Kontrolsüz yapay zeka (YZ) ayrı varoluşsal tehdittir. Sinekten yağ çıkarma amacı güden küresel elitlerin elindeki YZ, militarizasyon ve gözetim devleti yaratma potansiyeline sahip. YZ, savaşları daha otomatik, daha hızlı ve daha ölümcül hale getirebilir. Uzmanlarının, YZ’nin görevini insanlar olmadan kararlar verebileceği yönündeki uyarıları, insanlığın hayat riskini beraberinde getiriyor.
Ekonomik çıkarlar, yapay zekanın etik sınırlarını zorlayarak kontrolsüz ve tehlikeli gelişimine zemin hazırlamaya devam ettiği ne göre Türkiye “Kamuya ait AI” vizyonu, tehdide karşı çözüm olarak sunulmalıdır, Kamuya ait AI’nin kontrolünün demokratik ve etik ilkelere dayanması hayati önem taşımaktadır.
Tüm bunları gerçekleştirmek için küresel komploların perdesi aralanmalıdır!
Emir Can KAYA
