Boğaziçi Üniversitesi eylemleri sürmeye devam ediyor.
Protesto gösterilerine katılan öğrencileri böyle gözaltına alınıyor olmaları, 5 yılda 94 cezaevi bitirmekle övünülen sözde Siyasal İslamcıların yönettiği bir ülkede, kimilerine göre sıradan bir icraat gibi görünse de, özgürleşme doğumunun sancılarıdır bu görüntüler.
İşte bunun için toplumda destek görüyorlar ve görüntülerde de vatandaşların itirazı ve balkon ve pencerelerden izleyenlerin polise tepkileri açıkça görülüyor.
- Ülkede hiç bir gerçek suçlu bu şekilde tutuklanmıyor mu?
- Böyle muamele gören çocuklar kalır mı burada !?
Sonra çıkıp; “neden beyin göçü var gitmeyin… size şu kadar maaş verelim” diyorlar bir de. Eğitim sistemi zaten berbat, belirli kalıplar var. Eğer bu kalıptan çıkmak istersen önce itiraz etmen gerekiyor. İtiraz edince de böyle muameleye maruz kalıyorsun. İşinden bir kararname ile atılma riski de olması cabası. Bu gibi nedenlerden dolayı beyin göçü oluyor maalesef.
Ülkeyi kıyamete kadar yönetmek isteyen ehil ve liyakat sahip olamayanlar; becerikli ve iyi eğitimli liyakat sahibi olanları ve olmak isteyenleri yok sayıyorlar. Merak eden, soran, sorgulayan ve statikoya itiraz edenlere düşmanlık ediyorlar.
Paulo Freire, Ezilenlerin Pedagojisinde şöyle der; Özgürlük fethedilir, armağan olarak alınamaz.
Yine Paulo Freire’nin Ezilenlerin Pedagojisi’nden bir alıntı daha;
“Şiddet; ezen, sömüren, öteki kişi saymayanlarca başlatılır; yoksa ezilen, sömürülen, kişi sayılmayanlarca değil. Antipatiyi başlatanlar, sevilmeyenler değildir, sadece kendilerini sevdikleri için aslında sevmeyi beceremeyenlerdir. Terörü başlatan; çaresizler, teröre maruz kalanlar değil, iktidarları sayesinde “hayatın reddedilmişleri”ni ortaya çıkaran somut durumu yaratan tedhişçilerdir. Despotizmi başlatan, zulmedilenler değildir, zalimlerdir. Nefreti başlatan, horlananlar değil, horlayanlardır. İnsanı olumsuzlayan, kendilerine insan olma hakkı tanınmayanlar değil, onlardan insanlığı esirgeyenlerdir ( böylece kendi insanlıklarını da olumsuzlamış olurlar). Güçlünün egemenliği altında zayıf düşmüş olanlar değil, onları güçsüz kılmış güçlülerdir zor kullanan…” [ sayfa 33-34]
Tabi ki Türkiye’de her şeyin tedavisi, çözümü vardır.
Ama önce, merak eden, soran, sorgulayan, eleştiren, itiraz edenleri ve çözüm önerileri getirenlere düşmanlık yaparak ötekileştirmek yok saymak isteyenleri idareden uzaklaştırmadan da asla bir çözüm yoktur.
Sadi ÖZGÜL