İnsanlık Aleyhindeki Altın Vuruşlar: Singularity (5)

İnsanlığı ve Türkiye’yi bekleyen tehlike: Singularity !!

Yaşadığımız zaman dilimi insanlığın yaşayacağı en büyük ikinci “düşüş”e gebe. İlkini cennetten çıkarılarak yaşadık. Tüm bu dünya sahnesi zaten bu yüzden inşa edildi. Şimdi ise insanlık ikinci düşüş ile karşı karşıya ve öyle görünüyor ki çok uzağında değil.

Peygamber Efendimiz ’in Hz.Nuh’tan beri bütün peygamberlerin ümmetlerini onun “şerrinden korkuttuklarını” söylediği bir tehlikenin; yani “Deccal”ın ortaya çıkışının hemen öncesindeki bir dönemi yaşamaktayız. İnsanlık olarak binlerce yıl içinde yaşanılmış olan tüm tehlikelerden daha büyük bir tehlikenin ve tarihte ilk defa yaşanacak bir göçün bu çağda yaşanma ihtimali var.

Bütün bu tehlikeleri kendi adı altında toplayan bir kavram var: Onun adı Singularity

Singularity; sadece insanları ya da çevre ve tabiatı değil, tamamı ile bir tür olarak “insanlığı” tehdit eden, bugüne kadar benzeri daha önce yaşanmamış bir görüş, akım ve dindir. Singularity bize baş döndürücü bir illüzyon, hokkabazlık dünyası vaad eden, mutlak şerre (yokluğa) en yakın bir şerdir.

Dünyamızı, gelecekte (tehlikesini fark edemediği virüslere direnemediği için bazı hayati fonksiyonları durmuş) ama oksijen çadırında, beynine verilen sinyaller ile “sanal” bir Cennet’te yaşatılan bir insanlık bekliyor.

Hayat mertebesi olarak dünya “aşağı, düşük” ve dolayısıyla dünya hayatı “düşük hayat” demektir. Singularity ise düşük hayatın da düşüğü bir yaşam vaat ediyor. Yani dünya hayatı mertebe olarak zemin katsa, Singularity bodrum katının ve hatta onunda altında eksi katlara karşılık gelmektedir.

“Alice Harikalar Diyarında” isimli çocuk romanında(!) geçen ‘beyaz tavşan’ın rehberi olduğu bir düşüş ve yaşam mertebesi gibi. Deccalî bir harikalar diyarı gibi. Adeta tadılan her bir mantar (Aşı) ile halden hale geçilen ve sureti sık sık değişen, dönüşen bir diyar. Mantarlara, psikedelik ilaçlara, LSD’lere ve şamanik deneyimlere çok önem vermeleri, düşürülen bu kapkaranlık dünyanın ezici, boğucu, sıkıntılı kâbuslarının farkına varılıp uyanılmaması içindir.

Singularity ve Transhümanizm akımlarının her alanda kendisine günden güne nasıl yer açtığını görmekteyiz.

Bilim ve teknolojideki üstel hızı sembolize eden “Singularity Merdiveni” özünde, insanlık için bir baş aşağı gidiştir. Varacağı yer, her şeyin mânâsını yitirdiği bir karadeliktir. Singularity ve Transhümanizm insanlığın ilk defa karşılaşacağı gelmiş geçmiş en büyük hastalıktır. Bir yönüyle benzeri AIDS’tir. AIDS’in özelliği insanın savunma sistemini ortadan kaldırmaktır. Savunma sistemi çöken bir vücut, en ufak bir nezle mikrobu ile mahvolabilecektir

AIDS, HIV virüsü ile vücudu kendi başına çökerten bir hastalık değildir. O, sadece savaş konseptini ortadan kaldırır. Gerisini nezle mikrobu halleder. Singularity de insanların iradelerini felç edecek, karşı koyma/direnme gücü bırakmayacaktır. Bunun için “savaş” konsepti, mücadele ruhu, farkındalık ve irade gücü önemlidir. İnsanlar zihinlerindeki “savaşçı” konseptini unuttuğundan dolayı hakiki inananların sayısı çok az olacak.

Peki öyleyse; Allah’ın yaratma sanatının mucizesi olan insanda frekanslardaki bilgileri anlayabilecek ve okuyabilecek sırlar varken, onu yukarılara doğru değilde “Singularity” ile aşağılara doğru çekmek isteyen ve isteyenler kimlerdir?

Allah; “Başta şeytan olmak üzere onun hizmetkarları olarak şeytanlaşmış olan insanlardır” (Fatır:6 ve Yasin:60) diye kullarını uyarıyor… Hatta bu işlerin başının şeytan olduğunu Araf süresi 16-17 ayetlerinde bize haber veriyor zaten.

İblis: (Allah’a şunu dedi) “Öyle ise, beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, insanoğullarını saptırmak için, muhakkak senin doğru yoluna oturacağım, vesvese verip pusu kuracağım. Sonra onlara, önlerinden ve arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Sen de çoğunu şükrediciler bulamayacaksın.”

Zaman imanı kurtarma zamanıdır. Evet dostlar zaman imanı kurtarma ve ihlaslı kullar arasına girebilme ve ihlaslı kalabilme zamanıdır.

İhlas ve Samimiyet

Bu zaman samimi olanların ve sabredenlerin kazanacağı zamandır.
İmanın gerçek anlamı yukarıya doğru geldiğimiz yer olan cennete ve cennetin sahibine doğru yol almaktır. Şeytan’ın Singularity ile hedeflediği tek şey var imanımız. Onu bizden alarak bizleri cehenneme sürüklemek ve Allah’ı kendimizden ebedi uzaklaştırmak istemektedir. Belkide hakiki Müslümanların dışında bu singulateryen düzenin getireceği düzendeki inanca ve onun Hayalî (sanal) dünyasında, gerçek İslam’dan farklı, “çakma” (kurgu, sanal) bir Müslümanlık yaşayanlar ise milyarlar olabilir.

Günümüzde dünyada yeni bir ateizm furyası yükselmektedir.

Singularity düşüncesi ateist bir düşünce gibi gözükse de, derinliklerinde “kendince” bir Tanrı’yı kabul etmektedir. Singularity’nin evveli ateist, ahiri teisttir. Richard Dawkins’in peygamberi(!) olduğu ve Daniel Dennett gibi başka misyonerlerinin de bulunduğu dalga dalga gelen bir furya bu. Tsunami etkisi yapacak bir birikim ve hızda geldikleri söylenebilir. Yayınlar, kitaplar, konferanslar, filmler, savaşlar, hastalıklar ve daha birçok şey…

Singularity, kitleleri arkasından sürükleyebileceği bir coşkunluğa ulaşması imkânsızdır. Şimdiki toplumda reaksiyoner ve muhalif olabileceklerin sayısı sınırlıdır. İnsanların büyük çoğunluğu, sesli olarak tepki vererek bu düzen ile kavga etmeyi göze alacak kadar cesaretli değildir.

Yıllar içerisinde yaptıkları çalışmalar ile bunu toplumlar içerisine kısmende olsa tesis ettiler. Toplumlara bu dayatmaları getirecekleri zaman insanların çoğunun buna karşı geleceğini ve başkaldıracaklarını çok iyi biliyorlardı. Zaten bütün planlarını bunun üzerine yaptılar.

Bunun için insanların kaybettiklerinde de sorgulamayacak şekilde itaat edebileceği “trend” bir şey gereklidir. “Trend” günümüze en uygun alan sağlık ve teknoloji alaşımlı olursa başarı ihtimali çok daha yüksektir. Zira yeni gelen her bir nesil, bir öncekine göre daha hızlı ve daha çok teknolojiye bağımlı olmaktadır

Teknoloji kölesi olmuş ve kendi milli ve manevi kültürel değerlerinden gerekli vitamini alamayan genç ruhların akabilecekleri mecra, yatak Singularity’dir. Yeni Ateizmin, kendisinin de gidip dahil olacağı, (büyük resmin tamamlanması için muhtaç olduğu) gelecek ideolojisi Singularity olacaktır.

Bugün geldiğimiz noktada insanları sağlık üzerinden itaate zorlamak ve teknoloji güzellemeleri ve sunumlarıyla başta gençleri ve bunların yanında itiraz edebilecek olanları planlarına sorgusuz sualsiz itaat ettirmek için Covid 19 ve onun türevleri olan Pandemiler planlanmıştır.

11 mart 2020 tarihinden bu yana dünya genelinde insanlar üzerinde uygulanan koşulsuz itaat ve biat politikalarına baktığımızda bu konuda bir hayli yol aldıklarını ve insanlığın kaybetmeye başladığını şimdiden üzülerek söyleyebiliriz. Mallarınız, gününüz, geleceğinizi canlarınız ve evlatlarınız. Her şey bir imtihandır…

Peki kimdir Singularity’nin yalancı peygamberi?

Zincirin her iki ucu da yalancı birer peygamber tarafından temsil edilmektedir.
İlk ucun peygamberi (!) Richard Dawkins, diğer ucun muhtemel peygamberi(!) Transhumanist Ray Kurzweil’dir. Vakti gelince bu iki alakasız görünen insan muhtemelen aynı tabloda daha sık bir araya geleceklerdir.
Singularity felsefesinin Transhumanizm’e, onunda Babil’e dayandığını yani birlerini beslediklerini belirtmekte fayda vardır.

Şu anda Singularity tehlikesinin perde önünde; yani zahirinde, bilimsel ve teknolojik meseleler durmaktadır. Perde arkasında duran konular ise, kendisini Singulariteryen olarak tanımlayan birçok insanı dahi zorlayacak “uçuk” (şeytanî) fikirleri içermektedir.

Millet olarak akletmek ve uyanık olmak zorundayız.
Zira Allah’a akletmeyen toplulukların üzerine (pislik olarak) uğursuzluk ve bereketsizlikler gönderir.

(devam edecek…)

Yorumcalar’dan…

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir