İnsanlık Aleyhindeki Altın Vuruşlar: Transhümanizm (2)

İnsan hafızasıyla insandır. Hafıza giderse ve başkasının kontrolüne geçerse insandan bahsedilebilir mi?

Transhümanizm; teknik anlatımıyla insanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerinin artırılması, yaşlanma ve hastalanma gibi arzu edilmeyen veya gereksiz görülen yönlerinin ortadan kaldırılması amacıyla teknoloji ve bilimden faydalanılması gerektiğini öne süren uluslararası bir entelektüel ve kültürel harekettir.

Bilim ve teknolojinin tüm imkânları ile transhuman (dönüşmüş/dönüştürülmüş bir insan) için seferber edildiği bir sistemdir. Bu dönüşmüş insan posthuman adı verilen daha sonraki bir evre için geçiş niteliğindedir. Posthuman ise; bugün ki insana göre daha güçlü ve sağlıklı, yaşlanma etkileri azaltılmış, fiziksel-zihinsel-duygusal kapasiteleri çok çok üst düzeye çıkartılmış bir üst form, bir öte-insandır.

1871 yılında Fransız oryantalist ve din bilimci Ernest Renan; “Nasıl insanlık hayvanlıktan ortaya çıktıysa, ilahlık da insanlıktan ortaya çıkacaktır” demiştir. Bu söz Transhümanistlerin; “Bizler tanrılar olacağız”, “Bizler artık tanrılarız!” deyişi ile büyük benzerlik göstermektedir

Bu öte-insandan (posthuman) uzayda koloniler kurması, süper zeki makinelere dönüşmesi, fiziksel varlığından sıyrılarak sanal gerçeklikte yeni bir hayata yelken açması gibi özellikler beklenmektedir.

Transhümanizm bunun altyapısını her alanda planlı ve programlı bir biçimde hazırlamaya devam etmektedir. Yapay organlar, vücuda yerleştirilen çipler vb. Aslında birçok transhümanist simge 50 yılı aşkın süredir nesillerin bilinçaltına sistematik olarak gönderildi.

Bu mesajları daha ilk siyah beyaz ekranlarda Uzay Yolu (Star Trek) serisinde bile bulabilirdiniz. Örneğin mürettebattan bir kadın subay Kaptan Kirk’e; “Ben bir android vücut istiyorum, ölümsüzlük istiyorum, sonsuza dek yaşayacağım, hep genç ve güzel olacağım…” diyordu. Uzun zamandır “Hollywood Sihri” ile zihinleri hazırlanan kitlelere aynı önermeler, teklifler, telkinler artık açıktan yapılmaktadır. Zira bu konuda günümüzde insanlığın gardı düşmüştür.

Transhümanist terminolojide “parahuman” dedikleri bir yapıdan söz edelim kısaca.

Yani insan-hayvan melezi, farklı türlere ait gen ya da hücrelerin bir araya getirildiği karmaşık yapılar!
Örümcek adam çizgi filminde, ya da biraz daha geniş bir kümeyi ele alabilmek için Marvel Comics’in çizgi karakterlerinde bu temayı rahatlıkla görebilmekteyiz.

Transhümanistler biyolojik evrime günümüz bilim ve teknolojisi ile müdahale edebileceklerini, onlara göre hala değişmekte olan insanı bu araçlar vasıtasıyla öte-insana ya da başka bir değişle üstün insana dönüştürebileceklerini söylemekteler. İnsanlara; “Denizden karaya şu kadar milyon yılda geçtik, şu çağdan bu çağa şu kadar bin yılda ulaştık. Yeter! Biz artık bu işe (kendi evrim sürecimize) el atıyoruz…” fikrini aşılamaya çalışmaktalar. İşte bu fikre “katılımcı evrim” adını veriyorlar.

İnsan bedeninin ve zihinsel yapısının belki buna merkez olarak insan beyninin teknoloji yardımıyla biyolojik sınırlardan arındırılması, mutasyon ya da doğal seleksiyona bırakılmadan bir sonraki evreye geçirilmesi düşünceleri bu yaklaşımdan (katılımcı evrim) kaynaklanıyor.

Deccal bir Transhümanist olacaktır.

İnanışlarına göre insan geri bir varlıktır. Teknolojinin ulaştığı yeni durumun imkânları ile insan, kendi eli ile bu geri varlığı mutlaka evrimleştirmelidir. İskelet yapısı, iç organları, bazı uzuvları çok daha iyisi ile değiştirilebilir. Onlara göre “modifiye” edilebilir. Bunun için kullandıkları tabir ise “Human Enhancement”dir.

Daha basit bir ifadeyle; insan bedeninin sınırlarının olabildiğince aşılmasıdır. Bu konu geleceğin İlahiyatçıların, ahlak felsefecilerinin, bilim adamlarının ve hatta siyasetçilerin en çok tartışılacak mevzularından biri bu olmaya aday. Bunun için çok tesirli PR faaliyetlerinin yapılacağını görmek de hiç zor değil.

Günümüzde sinema ve tv’de bilim kurgunun ağırlığı gittikçe artıyor. İşlenen temalar ise yapay zekâ, robotlar, ölümsüzlük ve zaman üzerinde yoğunlaşıyor.

Transhümanist propaganda yapan dizi ve filmlerin yoğun olarak işlediği bazı temalar şunlardır:

  • Yapay Zekâ
  • Ruhu/İradesi/Şuuru Olan Robotlar
  • Hafıza/Düşünce Ekimi
  • Biyonik İnsanlar
  • Yapay Genel Zekâ/Singleton
  • Virtüel (Sanal) Cennet/Cehennem
  • Transhuman
  • Posthuman
  • Robot-İnsan Savaşı
  • Robot Hakları vb.

İnsanlığın ölümü yenebileceği, yapay zekânın evrimleşip, robotların insanın yerini alabileceği söyleniyor.

İnsan ve makine arasındaki fark kaybolurken insan ve makine bütünleşiyor ve yeni bir tür ortaya çıkıyor. Bu tür artık ne makine ne de insan. Ne kadar bilim kurgu gibi görünse de bu Cyborg’laşma (zombileşme?) sürecinin aslında çoktan başladığını görüyoruz. İnsanlar bilgisayarlarından, akıllı telefonlarından ayrılamıyorlar. Sahip oldukları bu akıllı aletler sanki vücutlarının bir uzvu. Üstelik bu aletlerin sunduğu imkanlarla yazıyor. Akıllı aletler düşünüyor ve konuşuyorlar.

Transhümanistler hedefledikleri genetik değişimler dönemine gelmeden önce yapay organ nakilleri, nanobotlar yardımıyla hasta ya da hasarlı hücrelerin yenilenmesi, Nanobotlar yardımıyla nöronlarımızın (sinir sistemimizin) kopyalanması, bir sanal gerçeklik ortamına yüklenmesi ve aktarılması yâda adeta kavanozdaki beyin biçiminde bir bilgisayar ağında yaşamını devam ettirmesi önerileri ile karşımıza çıkmaktalar.

İnsanlık oyuncak olmaya mahkûm olur mu?

Gerçeğin yerine yapay olanı koymaya devam ettikçe ve yapay olanı teknoloji yardımı ile süsledikçe ve güçlendirdikçe(?!) bizi aşağıların aşağısına çeken transhümanist girdabın ve singülariteryen felsefenin elinde maalesef insanlık oyuncak olmaya mahkûm kalacaktır.

Bu hareket; bir tarafta yapay zekâ, sanal gerçeklik, yapay organlar gibi çalışmalar yürütürken diğer tarafta hayal dünyamızı şekillendirmeye devam ediyor, sinsice zihnimizi ele geçiriyor. Zihin dünyamızı yapaylıkla meşgul ederek köklerinden kopartıyor. Bizleri ani şokluyor ve bir tür boşluğa çekiyor.

Özetleyecek olursak;
Transhümanizm, insanı özgürleştireceğini iddia ederken çeşitli yöntemlerle onu, bir adresi, birkaç rakamı aklında tutamaz hale getiriyor.

Son söz…
İnsan hafızasıyla insandır.
Hafıza giderse ve başkasının kontrolüne geçerse insandan bahsedilebilir mi?

Yorumcalardan…

İlk bölümü okumak için >
İnsanlık Aleyhine Altın Vuruşlar: Dönüştürülmüş İnsan (1)

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir