Ari̇f Ersoy Adi̇l Düzeni̇ Devşi̇ri̇yor mu?

Akit TV de Halis Özdemir’in hazırlayıp sunduğu Vizyon programını izlediğimde programın konuklarından Arif Ersoy hoca, ekonomik çözüm diye sunduklarını, mevcut ekonomik sistemin öğretilmiş ezberlerini kendi inanç ve fikir dünyasına uyarlamak suretiyle “finans okuyuculuğu” yaparak anlatıyordu.

Üzerinde “Adil Düzen Çalışanı” (ADÇ) unvanı bulunan Arif Ersoy hoca’dan tepeden üzerimize varil yuvarlamaya çalışanların durumunu kurtarmaya çalışan konuşmalar izledik adeta.

Kendi söylediği ile çelişen konuşmaları pes dedirtecek cinstendi. Dolara bağımlılıkla ilgili söyledikleri ise çok enteresan da değildi. Ancak dolara olan bağımlılığı bitirmek için enerjiyi alternatif kaynaklardan elde edelimde bağımlılığımız bitsin diyemedi.

“Üretim ekonomisine geçelim” diyor ama, üretimin önündeki en büyük engelin mevcut BORCA DAYALI FAİZLİ PARA KREDİ SİSTEMİ olduğunu ve bu sistemle devam edildiği sürece üretim ekonomisinin küresel faiz lobilerine köleliği daha da yaygınlaştıracağının farkında olamayan bir Arif hoca izledik..

Katılım bankalarının birinde danışma (fetva) kurulunda olan ve “cüzi” maaş alan Arif hocanın ilgili bankalar için söylediklerindeki maksadı; Katılım bankalarının şüpheli işlemleri, konumu, vaziyeti ve halkın ilgili bankalar hakkındaki yargılarından ve şüphelerinden kurtarmak idi. Yani vaziyeti kurtarmak üzere çok çabaladı.

Katılım bankaları gerçek faizsiz İslami bankaların kurulmasının önündeki en büyük engeldirler. Katılım bankaları Faizli mevduat bankalarına karşı mesafeli duran inançlı insanları sömüren ve kandıran yalancılardır. Çünkü Katılım Bankaları başlangıçta faizsiz ve kar-zarar ortaklığı olması üzerine tasarlanmıştı. Kurulmasından kısa bir süre, kredi verdiği müteşebbisin net karına ortak olan, ama zararına hiçbir şekilde ortak olmayan, kar odaklı faize (ribaya) kaymıştır. Günümüzde gelinen noktada ise KARPAYI, adı altından yaptığı tüm hizmetlerin isimleri faizin yeni türevleri arasındadır artık.

Kapanışta ise; İspanyayı Müslümanların kaybetmesini gitti tuhaf bir nedene bağladı. İslam tarihi de bilmiyor her halde. Aynı anda üç halife olursa (Bağdat-Şam-Endülüs) her biri kendi altınını da bastır, Kendi ordularını da kurarlar. Orduların askerleri de altın ister. Alın size ganimet maksatlı haksız savaş sebebi. Nitekim de öyle oldu zaten…

Aynı mantığı Osmanlı da güttü asırlarca. Yeniçerinin maaşını ödemek için tehdit oluşturmayan küçük ülkelere istilacılık politikasıyla habire ganimet savaşları açmıştı.

Arif Ersoy hoca 25 yıl öncesinin “adil ekonomi düzen” modelini ihtiyaçtan dolayı güncelleyeyim derken, sıfır faizin çözüm olacağı yönündeki ekonomi yalanını pazarlayanların eninde sonunda çökmeye mahkum olan mevcut kapitalist ekonomi modeline teslim olmuştur.

“Adil düzen beyanlarla değil, ilimle kurulur.”
2.5 sene önce Adil Düzen fikriyatının teorisyeni Süleyman Karagülle ağabeyimize mail yoluyla Adil Düzen fikriyatı temelli bir kaç soru sormuştum. Kendisi de ilminden lütfedip cevap yazmış ve beni de çok mutlu etmişti. Yazdıklarının hepsini burada paylaşacak değilim. Ama çok önemli bir sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Şöyle diyordu; “Adil düzen beyanlarla değil, ilimle kurulur.”

Benimde o sözünden şu çıkarımım olmuştu; İlim geliştirilmediği sürece güdük (eksik) kalır.

Arif Ersoy’a dönersek; Bu programda yaşadığı çelişkilerinde ki vaziyet tam da budur. Ekonomik meselelere ve Katılım bankalarına gerçek İslam İktisatı penceresinden bakamayan bir Arif Ersoy izledik.

Yazıma son verirken şunu sormak istiyorum;

Arif Ersoy’un bundan sonraki hedefi ‘Adil Ekonomik Düzen’ modelini devşirmek mi olacaktır !?

Vesselam[s.ö]
Sadi ÖZGÜL

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir