Üvey Evlatlıklar da Feda Edilir !!

Her şey Anayasa referandumlarıyla başladı…

Sonuncusu; 2017 Türkiye anayasa değişikliği referandumu, 16 Nisan 2017’de gerçekleşen halk oylamasıdır. Seçmenler, mevcut Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 18 maddesi üzerindeki değişikliklerini oyladı.

Çıkan sonuç; %51,41 Evet, %48,59 Hayır oldu.

EVET ve HAYIR oranlarının birbirine çok yakın olması, dört sene sonrasında bu referandum sonucu halk tarafından hala tam anlamıyla içselleştirilememesi neticesinde, bugün her alanda yaşadığımız olumsuzluklara götürmesi kaçınılmazdı ülkeyi.

Bugün bile hala Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sebep olduğu “tek karar verici adam” üzerinden siyasi kısır polemiklere bağlı olarak suni gündemler devam etmekte, hatta ettirilmektedir.

2017 de yayınlanan bir singıldaki şarkı sözlerinde geçen Adem ve Havva ironisi üzerinden başlatılan suni gündem, muhafazakar ve sözde islami camianın hedefine oturtulan Sezen AKSU üzerinden yapılıyor şimdilerde.

Sezen AKSU ise 2017 Anayasa referandumda; “Tabii ki evet diyeceğim. Dört dörtlük, çok daha kapsamlı ve özgürlükçü nihai şeklini alana kadar da evet demeye devam edeceğim” diyerek AK Partiye ve Erdoğan’a destek çıkmıştı. Buna rağmen muhafazakar ve sözde İslami camia tarafından hedefe oturtulması geçmişte kimin neler söylediğini bilmemiz ve sorgulamamız gerektiği mecburiyetini doğuruyor artık.

İşte o gün referandumlarda “yetmez ama evet” diyenlerin bugün bazıları hapiste.
Bazıları yurt dışına çıkmak veya kaçmak zorunda kaldı.
Bazıları da korkudan evden çıkamıyor.
Bazıları ise sosyal medya üzerinden suya sabuna dokunmadan güncel gelişmeler hakkında alakasız yorumlar yazarak zaman kazanmaya çalışıyor.

Bugün hükümete muhalifmiş gibi duran, ama o gün “yetmez ama evet” diyenlerden bir kısım isimler üzerinden kimler neler demiş, onları daha iyi tanımamız açısından tekrar hatırlatmakta fayda vardır.

İşte o isimler ve yaptıkları açıklamaları:

  • Adalet Ağaoğlu; “Yetmez ama EVET demek, demokrasi istiyorum demektir” demiş.
  • Ahmet Altan; “Evet çıkmasını ümitle bekliyorum. Çünkü bu evet, zalim bir sistemin temeline şahmerdan gibi vurup, o temeli kıracak” demiş.
  • Ali Nesin; “Bugün olsa yine yetmez ama evet derim” demiş.
  • Ali Ağaoğlu; “12 Eylül’de daha demokratik bir ülke için oyum evet olacak” demiş.
  • Baskın Oran; “Darbe anayasası ne kadar değişse sevaptır” demiş.
  • Bedirhan Gökçe; “Bugünün çocukları yaşamasın diye evet diyorum” demiş.
  • Bekir Ersin; “Yetmez Ama Evet’e Ulusalcı karalama kampanyasına verilen yanıtları derledik” demiş.
  • Cemil İpekçi; “Türkiye’nin sivilleşmesi ve demokratikleşmesi için evet” demiş.
  • Deniz Türkali; “Ya evet kullanacağım ya da hiç kullanmayacağım” demiş.
  • Ediz Hun; “Anayasa paketini okuyan kimse referandumda “hayır” diyemez” demiş.
  • Emel Müftüoğlu; “Demokratik bir ülke olmamız adına sonuç çok değişmese de benim referandumda kararım Evet yönünde olacak” demiş.
  • Gülten Kaya; “Referandumdan Evet çıkarsa hükümet Kürt sorunu ve demokratikleşme konusunda daha hızlı adımlar atabilecek. Sonuçta ben yepyeni bir Anayasa istiyorum” demiş.
  • Hale Soygazi; “Bu paket, darbe anayasasının çöpe atılması yönünde önemli ilk adım. Bu yüzden ‘yetmez ama evet’ diyoruz” demiş.
  • Hayko Bağdat; “Yetmez ama evet dedik. Hatta şahsen ben sloganın mucidi olmakla övündüm zaman zaman” demiş.
  • Kadir İnanır; “Toptan Anayasa değişikliğine evet diyorum ama darbe anayasasına hayır” demiş.
  • Kenan Işık; “Daha fazla demokrasi için evet” demiş.
  • Lale Mansur; “Daha demokratik ve daha özgür bir ülkede yaşamak için evet demeliyiz. İlk defa bir yola çıkış söz konusu” demiş.
  • Mehmet Ali Birand; “Beklemekten bıktım, evet oyu kullanacağım” demiş.
  • Melih Altınok; “Yetmez ama evet” kampanyasının sıkı bir destekçisi ve ilk imzacılarından olarak, AKP’yi özgürlükçü solda yer alan devrimci parti olarak değil, …/ “ürkek” bir reformist iktidar partisi olarak görüyorum” demiş.
  • Metin Şentürk; “Bu anayasa paketine Evet dememek için kör olmak gerekir” demiş.
  • Mümtazer Türköne; “Evet! Bunun en temel gerekçesi de 145’inci Madde değişikliğidir” demiş.
  • Nihat Doğan; “Değişim için yetmese de referandumda Evet diyeceğim” demiş.
  • Orhan Gencebay; “Anayasa konsensusla değişmeli ama her adım için evet” demiş.
  • Orhan Pamuk; “Darbenin 30. yıldönümünde kurulan sandıkta evet diyeceğim. 12 Eylül’le hesaplaşmanın yolu açılıyor. Yargı süreci başlamasa bile referandum 12 Eylül’ün vicdanlarda mahkum edilmesini sağlayacak” demiş.
  • Sezen Aksu; “Tabii ki evet diyeceğim. Dört dörtlük, çok daha kapsamlı ve özgürlükçü nihai şeklini alana kadar da evet demeye devam edeceğim” demiş.
  • Yeşim Salkım; “Referandumda evet oyu vereceğim. Çünkü bazı şeylerin değişmesi gerekiyor. Herkesin hayrına olacak şeyler varsa Anayasa bile değişmelidir” demiş.
  • Yılmaz Odabaşı; “Kürt halkının geleceği için ben de referanduma Evet diyeceğim” demiş.
  • Zeynep Tanbay; “ilk kez vesayet rejiminin sona ermesi için kapı açılıyor. Yazık ki anayasanın içinde fındık, kayısı arayan bir muhalefetle referanduma gidiyoruz” demiş.

Şimdilik bu kadar ismin açıklamalarına ulaşabildim. Sanırım bu isimler de yeterlidir.

Şimdi biraz daha geri gidelim…

2008 deki Anayasa Referandumu sürecinde bazı STK ‘larda yaptıkları açıklamalarla; o gününün “yetmez ama evet” kervanına katılmışlardır.

Bunlarda birkaçını da siz okuyucular için sıralayalım.

“Darbeye Karşı 70 Milyon Adım koalisyonu” Sanatçı Zeynep Tanbay, Kardeş Türküler grubu üyesi sanatçı Feryal Öney, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) genel başkanı Doğan Tarkan, yazar Roni Marigules’in de destek verdiği açıklamanın imzacıları;

  • Amargi Kadın Kooperatifi,
  • Antikapitalist Grubu,
  • Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AKDER),
  • Barış Meclisi, Birbirimize Sahip Çıkıyoruz Platformu,
  • Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş),
  • Helsinki Yurttaşlar Derneği (HYD),
  • Henüz Özgür Değiliz Platformu,
  • Emekçi Hareket Partisi (EHP),
  • DSİP,
  • Genç Siviller, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi,
  • Küresel Eylem Grubu (KEG),
  • İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği,
  • Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP),
  • Siyasal Ufuk Hareketi ve Yüzleşme Derneği…

Şimdilik bunlardan ulaşabildiğim bilgiler bu kadar…

Bunlardan bazıları bugün ya karakolla ya da yargıyla sorunlar yaşıyorlar, bazıları da korkudan çıt çıkaramıyorlar. Bugün bu sivil toplum kuruluşlarının bir çoğu iktidardaki siyasal gücün hedefi olmuşlardır.

Bütün gelişmeler bize şu sonucu doğuruyor.

Her ne kadar dindar ve islamcı görünseler de özde makyevelist olan dinidar anlayışa sahip olan mevcut siyasi güç hızla kan kaybederken kendi evlatlarını feda etmeye devam ediyor.

Hal böyle iken;
Yani kendi evlatlıklarını feda eden siyasal güç yukarıda isimlerini saydığım sözde evlatlık görünen özde ise “üvey evlatlık” olanları önümüzdeki süreçte çıtır çıtır yemeleri kaçınılmazdır.

Haksız olmasını önemsemeden güçlüyü sevmek, ahlaklı ve aklı başında insanların yapacağı tavır olmamalı.

Çünkü akıl, bir şey yaparken yada söz söylerken ileride neler olabileceğini düşünebilmektir.

Vesselam
Sadi ÖZGÜL

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir