Ermeni İddialarına Karşı Emperyalist Propaganda ve Ankara’nın Basiretsizliği

Her Yıl 24 Nisan Ermeni Hastalığı ve Emperyalist Propagandası Karşısında İkna Olmayan Türk Devletinin Kendi Yöneticileri Oldu Maalesef

Her yıl olduğu gibi Türk düşmanlığı, Ermeni hastalığı ve emperyalist bir propaganda olan Ermeni iddiaları, bu yılda TBMM’nin ve Türkiye’nin gündemine geldi. Türk Dışişleri ise her zamanki gibi bilindik gülünç, slogancı ve kopyala yapıştır bir açıklamayla yetindi.

Böyle mücadele olmaz tabi ki.
Bilinmelidir ki, konuşmanın zamanı da gelmiştir.
Bugüne kadar Türk Devlet’i bu konudaki her mücadeleyi, emperyalistlerin etkilemesi ve korkutmasıyla sabote etti.

Hep Emperyalistlerin kızmayacağı tonda hareket edildi.
Çoğu zamanda neredeyse bir uyduruk açıklamayla, olaylara karşı esasında, bakmayın Türklere yönelik iç açıklamalara, konuyu bir toplasanız ve çıkarsanız Türkiye Cumhuriyeti lehine olmayan sözde diplomasi ile emperyalistlere teslim oldu. Bunlar sadece idda değil somut olarak, gerçekten de tek tek vakıa olarak ortadadır.

Artık gelelim sadede…
Bizler yurt dışında yıllarca bu konuda profesyonel ve amatör olarak mücadele eden Türk, Türk dostu ve gerçek aydınlar olaraj Türkiye dışındaki ülkelerde bu konuya ilişkin mücadele verirken, bizi Türkiye Devletinin ve siyasi iktidarlarının basiretsizliği, samimiyetsizliği, sahtelikleri ve yanlı tavırları her zaman arkadan vurdu.

Bu hastalıklı sahte iddialar konusunda hakikatten yıllardır uğraşan bizler, zaman içinde yurt dışında bazı insanları ikna edebilmiş ve bazı mevziler kazanmıştık. Ama her seferinde Türkiye’yi yönetenler bu konuda yalpaladı ve bize karşı; “işimize çomak sokmayın” diyerek karşı mücadele etti. Bizleri dışladı ve yalnız bıraktı. Buda, bu konularda istihbaratı iyi olan emperyalistlerin tabi ki hoşuna gitti.

Şimdi, yurt dışında bu konuyla ilgilenenler ise çok ama çok az kişi kaldı. Kalanların çoğuda kerhen ve ayıp olmasın diye ilgileniyor. Bazıları da vicdanen ilgileniyor.

Kısaca, bizim bu konuda yurt dışında mücadele verenler olarak bugüne kadarki en büyük sorunumuz, yabancı devletlerin ve ellerindeki Türk düşmanı Ermeni örgütlerinin tutumuna karşı mücadele etmek değildi. En büyük ve zor olan esas sorun, son 40 yıldır Türkiye Cumhuriyeti Devletini bu konuda nasıl mücadele edilmesi gerektiği konusunda ikna edememekti…

Bizlere; “size ne oluyor her şeyi biz biliriz” diyen Türkiye Devletinin basiretsiz ve liyakatsiz yöneticilerin cahillikleri ve korkaklıkları yüzünden, bu konuda sorun dünya çapında büyüdü. Sonuç olarak ta şimdi her yerde bu iddialar resmi olarak tanınır hale geldi.

Gerçekten de yukarıda da değinildiği gibi, Türkiye Devletinin basiretsiz ve cahil yöneticileri ‘resmen’ mücadele etmek istemedi. Etmediği gibi bu konuda da; “Siz karışmayın, biz biliriz…” diye bize karşı mücadele ettiler. “Mücadele ediyoruz…” diyerek Türk Dünyasını kandırdılar. Her konuda olduğu gibi bu konuda da kandırmanın da piri padişahı oldular.

Hatta aynı konuda Perinçek-İsviçre davasında bile Doğu Perinçek ve Rauf Denktaş’ı AİHM’e gitmemeye ikna etmek için elli tane fırıldak çevirdiler.

Son olarak, eğer bu son 40 yıllık bu konu ile ilgili süreçte, Türk Devletinin basiretsiz, cahil ve titrek yöneticileri ‘bizim’ dediklerimize, önerilerimize ve çözüm stratejilerimize biraz bile ikna olsaydılar, bizi biraz dinleseydiler, tabi ki şimdi bu konuda devlet olarak çok daha iyi bir yerde olurduk.

Bu konuyu yurt dışında en iyi bilen ve konu üzerinde akademik çalışmalar yapmakla kalmayıp siyasi mücadelede veren bir kişi olarak altını çizerek tekrar tekrar söylüyorum.

Eğer son 40 yıllık süreçte bizim dediklerimiz yapılsaydı, bugün mutlaka Türkiye Devleti ve Türk Dünyası olarak çok daha iyi bir yerde olurduk ve bu konuyu ebediyete kadar sorunsuzlaştırırdık.

Hoşçakalın

Sefa Yürükel

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir