
Kozmizm; insanın tanrısal vasıflara sahip olabilecek derecede gelişip, ölümsüzlüğe ulaşacağı ve uzaya hükmedeceği fikrine dayalı felsefi düşüncedir.
Singularity hareketinin başını çekenlerden Ray Kurzweil kendisine yöneltilen “Tanrının varlığına inanıyor musunuz?” sorusuna “Henüz değil” diyerek gelecekte inşa etmeyi planladıkları tanrılarına atıfta bulunmuştu. Kozmizm’de bu fikrin bayrak taşıyıcılığını yapan bir akımdır.
Temelleri 1900’lerin başında atılan ve fikir babası aynı zamanda Transhümanizm’inde ilham kaynağı olan kişilerden Nikolai Fyodorovich Fyodorov dur.
Nikolai Fyodorovich Fyodorov (1829-1903); Kozmizm hareketinin bir parçası ve Transhümanizm’in öncüsü olan bir Rus Ortodoks Hristiyan filozofuydu . Bilimsel yöntemlerle radikal yaşam uzatmayı , fiziksel ölümsüzlüğü ve hatta ölülerin dirilişini savunurdu. Yaşadığı dönemde uzaya açılmanın insan ırkını mükemmelleştirmek ve ölümsüzlük için bir çözüm olduğunu ortaya atmıştır. Fakat uzay macerası fikri, zamanla yerini dijital teknolojiye bırakmış durumda.
Aslında hiçbir zaman ay ve marsa hiçbir zaman gidilmedi desek yeridir. Siz bakmayın bizimde Ay’da yerimizi alacağız söylemlerine. Ay ve Mars yolculukları adı altında aşağıda ve yukarılarda neler olduğunu bilenler dışında kimse bir şey bilmiyor. Aslında işin özünde insanların kontrolü için insanların gözünün içine baka baka illüzyonlar ile söylenen hokkabazlık ürünü yalanlar var.
Kozmistler; teknolojinin artık dinlerin vaad ettiği birçok şeyi yerine getirebileceğini hatta gelecekte dinlerin bile hayal edemeyeceği şeyleri gerçekleştirebileceklerini iddia ediyorlar. Daha ilerisi olan “hepiniz tanrılarsınız” planları (P2030) ise henüz sahaya inmeyi bekliyor.
Bu noktada durup bir düşünürsek, önümüzde geçmişe ve geleceğe ait iki çok kritik soru var;
- Nerden geldik?
- Nereye gidiyoruz?”
Bu olmazsa olmaz sorulara inkarın/inançsızlığın bilim ve teknoloji üzerinden verdiği cevaplar oynanan oyunu, hokkabazlıkları ve illüzyonları gözler önüne sermekte.
Aslen bu soruların cevapları Allah’ın Evvel ve Ahir ismine bakıyor. Evvel’i hâşâ evrim teorisi gibi teorilerle örtmeye çalışırken, Ahir ismini de ne olduğunu kendilerinin bile tam olarak bilmediği ve fakat çok acayip olacağı konusunda gayet emin oldukları muğlak bir süper gelecek tablosu çizerek ısrarla örtmeye çalışmaktalar.
Zihne etkisi bir yönüyle sinemadan daha büyük olan oyun sektöründe de bu fikirlerin zihin ekimi tohumlamaları artırılarak yapılmaktadır.
Bu yaklaşımlara göre teknoloji yalnızca insanı biyolojik sınırlarından arındırmayacaktır.
Birçok kurgu yapımda tanrıya uzayın derinliklerinde ulaştığını görürsünüz ki, burada bilinçaltımıza tanrının teknoloji ile bulunacağı mesajı verilir. Teknolojiye tanrıyı bulma işlevi de yüklenir böylece. Dijital oyunlar interaktif özellikleri sebebiyle iyi kullanıldıklarında bir mesajı iletmenin en güçlü yollarından biridir. Oyuncu kendisi için önceden tasarlanan belli deneyimlerin içine girer ve bu deneyimler bu oyuncunun hafızası ve bilinçaltında derin izler bırakır.
Çağdaş kozmistler teknolojinin artık dinlerin vaad ettiği birçok şeyi yerine getirebileceğini hatta yakın gelecekte dinlerin bile hayal edemeyeceği şeyleri gerçekleştirebileceklerini iddia ediyorlar.
Bu noktada tekrar durup bir düşünelim! Bu noktada bir kez daha durup bir düşünürsek, önümüzde geçmişe ve geleceğe ait iki çok kritik soruyu tekrar soralım;
- Nereden geldik?
- Nereye gidiyoruz?
Teknolojiyi kullanarak insandan daha zeki ve yüce bir varlık inşa etmeyi amaç edinen kozmistlerin ölçüyü “insandan daha zeki” olarak belirlemeleri gerçekten çok ilginç. İnsan bir varlığın kendisinden daha zeki olduğunu nasıl tam olarak test edeceğini bilmeden bundan da önemlisi kendi mahiyetini keşfetmeden belki insan ırkının sonunu getirecek böyle bir işe şaşırtıcı bir cesaretle soyunmuş durumda. Kozmistler için mesele bir tanrı oluşturmakla da bitmiyor, bir sonraki adım onun bir parçası haline gelmek.
Planları umdukları gibi işlerse bu süper varlığı oluşturduktan sonra zihinlerini bu süper varlığa “upload” ederek onun bir parçası haline gelecekler ve sonsuz bir yaşama kapı açacaklar.
Kısacası post-human olacaklar…
…
Yorumcalar’dan…