Kendini muhafazakar olarak niteleyen bir kesim, son birkaç senedir söylemlerinde “28 Şubata rahmet ettirdiniz” diyerek diğer muhafazakar demokrat İslamcı kesime eleştiriler yaparak yükleniyorlar.
Muhafazakar demokratlarda; “rahmet etmeyin günahtır” diye cevap veriyorlar.
28 Şubat sürecine rahmet okumanın günah olup olmadığından çok, bu ülke de 28 Şubat sürecinden mağdur olanların bir kısmına; makam, mevki, iktidar vb. vererek, onların eliyle 28 Şubat’tan mağdur olan diğer kesimi rahmet okuma noktası getirmesi, geçmişte; “28 Şubat bin yıl sürecek” diyen bir üst aklın, 28 Şubatı yeni nesil metodlarla bazı akılsız piyonları kullanarak devam ettirdiği yönünde şüphelenmemize bile neden oluyor.
Çok değil bundan tam bir sene önce Merkez Partisi Genel Başkanı Abdurahim Karslı: “28 Şubat başörtülülerin eğitim hakkını engelledi; siz onları hapse attınız, insanların hayatlarını kararttınız…” diyordu Akit TV de katıldığı program da.
Gayet soğukkanlı, bağırıp çağırmadan ve olgun bir şekilde sakince verdiği cevaplar gayet güzeldi.
28 Şubat yüzünden egitime ara vermiş olanların Abdurrahim Karslı bey haklı diyeceklerine eminim.
Hatta 28 Şubatta başörtüsü mağduruyduk. Şimdi ne oldu da, çocuklarım dinden nefret ediyor. Bu büyük problemi nasıl giderecekler acaba ? diyeceklerine de eminim.
Anayasaya aykırı olan KHK ile mağdur edilen namuslu vatandaşlarda “dediklerinde haklı” diyeceklerine eminim.
Karahasanoğlu Meriç’te boğulup ölenler için; ‘Burada kalsalardı, üç beş yıl yatıp çıkacaklardı. Ama dram yaratabilmek için çocuklarıyla ölmeyi tercih etmişler. Üzülüp de bu oyuna gelmeyelim…’ mealinde yazı yazabilmiş biridir. O bakımdan onun gibiler, karşısında kim olursa olsun, sıkıştılar mı bağırarak sataşmaya meydillidirler. Buz gibi de haksız olduklarını çok iyi biliyorlar ama bir şeylerden çok korkuyorlar sanki.
Akit’in ilk sayısı alıp okuduğumda bir çok kişi gibi çok beğenmiştim. Akit’i ve yazarlarını gururla okuyorduk. 28 Şubat süreci devam ettirilirken, yazar ve çizerlerinden aldığımız cesaretle hiçbir baskıdan da korkmuyorduk. Akit mazlumların sesi diyorduk.
- Ama nereden bilelim ki, gün gelecek yayınlarıyla dindarları bile kamplara böleceğini ve birbirlerine karşı kışkırtacağını…
- Haksızlıkların ve adelatsizliğin cellatlığına soyunacaklarını…
- İnsafı, merhameti ve adaleti rafa koyacaklarını…
Bunları yapan sadece Akit değil, kendini muhafazakar olarak gören medyanın neredeyse hepsi bunu yapıyor.
Günümüzde 28 Şubat’a rahmet ettirecek noktaya gelen Adaletsizlik ve ona bağlı olan zulümlerin üstünü örtmek için körler ve sağırlarla iş tutmak suretiyle, kendi statikoculuklarının devlet idaresinde devamını sağlamak için Adaleti ayaklar altına atmaktan geri durmuyorlar sanki.
- Bu yaptıklarıyla 28 Şubat bin yıl sürecek diyenleri sevindiriyorlar.
- 28 Şubat’ın kripto siyasi ayağını sevindiriyorlar.
- FETÖ cü kriptoları sevindiriyorlar.
Sözde İslami camia günümüzde ne kadar mağdur olmuş şimdi ona bakalım;
- AKP döneminde ateist ve deist sayısı hızla artmış.
- Başörtüsü takanların sayısı azalmış.
- Namaz kılan ve oruç tutanların sayısı azalmış.
- Dindarlara olan güven azalmış.
Bırakın 28 Şubatı, türbanı falan.
Kimse yemiyor artık bu mağdur ayaklarını. Çünkü başörtüsü takmaktan vazgeçenleri sayısı da artmaya başladı.
Maksadımız kimseyi yargılamak değil, ’28 Şubatı’ lanetlerken, hiç kimsenin“28 Şubat bin yıl sürecek” diyen üst aklın piyonu olmamalarıdır.
Velhasılı kelam;
Bir ülkede her türlü statikoculuğun devamı için ADALET bitirilirse, ekonomi de dahil her şey son bulur ve memleketimize zeval getirecek çöküş gerçekleşir.
Vesselam
Sadi ÖZGÜL