Siyasi Partilerin yönetim kadrolarında aile içi akrabalar olduğunda siyasi rekabete dayanan mücadeleleri de kamuoyunun ilgisini çok daha fazla çekiyor. Bunun son örneği bu günlerde Saadet Partisinde yaşanıyor.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile Partinin Yüksek İstişare Kurulundan Oğuzhan Asiltürk, dünür oldukları için akrabadırlar.
Saadet Partisi’nin Yüksek İstişare Kurulundan Oğuzhan Asiltürk; Partisinin, AK Partinin patronu olduğu Cumhur İttifakı ile birlikte siyaset sahnesinde olmasını istiyor.
Bu da, ona göre partisi için taze kan demektir. Karşılığında hem vekillikler alacak, hemde devlet kadrolarından partilileri için kontenjanlar alacaktır haliyle. Bunu da partisi için kazanç olarak görmektedir.
Saadet Partisinin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu; Daha önce olduğu gibi Millet İttifakında siyaset sahnesinde kalmak istiyor.
Karamollaoğlu’nun bir diğer özelliği Abdullah Gül’cü olmasıdır. Bunu da, Abdullah Gül’ün partisine katılması için Medya aracılığı yaptığı çağrıdan ve son Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakının ortak adayı olması için Abdullah Gül’ün etrafında adeta pervane olmasından anlıyoruz.
Karamollaoğlu’nun sırtını yasladığı Millet İttifakının patronu olan CHP’nin merkez yönetimi ise, şimdi suskun olsalar da gönüllerinin bir köşesinde hala Abdullah Gül yatar. Çünkü onların siyasi hesaplarına göre parlamenter sisteme geçişte bu işi en iyi yapacak Cumhurbaşkanı adayı onlar için Abdullah Gül dür. Hiç olmazsa geçiş sürecinde bir dönem Cumhurbaşkanlığı yapması alternatif planları arasındadır. Ayrıca eski AKP lilerin gönlünde hala Abdullah Gül yatar.
Bu ikili (dünürler) arasındaki siyasi rekabetin özeti budur.
Peki bu ikiliden hangisi iyi bir siyasetçi olabilir ⁉️
- AK Partililere bakarsanız Asiltürk iyi bir siyasetçidir.
- CHP lilere bakarsanız Karamollaoğlu iyi bir siyasetçidir.
- Saadet Partililere bakarsanız genel eğilim her ikisinin de iyi bir siyasetçi olduğu yönündedir.
İkiside İttifaklardan Yanadırlar !
Hem Karamollaoğlu, hem de Asiltürk partilerinin siyaset sahnesinden kaybolmaması için ittifaklardan yanadırlar. Ama her ikisi de; “Milli Görüşün temsilcisi biziz” diye diye partilerini ittifaklara dahil etmek için rekabet ederken, partilerini ittifakların büyük patron partileri AKP’ye ya da CHP’ye entegre etmek istiyorlar sanki.
Duruma baktığımızda aslına ikisi de TAHT OYUNLARI oynarken partilerinin 52 yıllık siyasi geçmişi olan misyonuna zeval verecek mücadelede adeta birbirleriyle yarışmaktadırlar.
Bu durumda; Asiltürk’ün, Karamollaoğlu’ndan; Karamollaoğlu’nunda, Asiltürk’ten aşağı kalır yanları yok…
Bugün itibarıyla baktığımızda; parti içi rekabeti, Erdoğan’la evinde yaptığı baş başa görüşmeyi medyaya servis etmekle başlayıp, bugünde tersine spekülasyon üretme stratejileriyle servis etmeye devam ederek iyi oyun kurucu olan Asiltürk önde götürüyor. Siyasette 24 saat çok uzun bir zaman olduğu için, aralarındaki rekabette her an öne geçen değişebilir.
Partilerinin mensuplarının büyük çoğunluğu ise, bu ikilinin siyasi iç rekabetinden kim kazanıp güçlü çıkacak diye pozisyon almayı beklerken, ikisine de net ve ilkeli yüksek sesle “ikinizde kendinize gelin, yoksa bölünür ve dağılırız” anlamına gelecek itirazi duruşu sergilemiyorlar. Hatta sergileyemiyorlar!
İtiraz eden bir kaç kişi çıkıyor olsa da, onlarda bu ikiliden birini taraf tutup, diğerine karşı adeta; “dünürüne karşı dik dur, sakın eğilme, hep beraber arkandayız” diyorlar. Bazıları ise; “partiyi … ittifakına meze yaptırmayız” diyorlar.
İyide bu durumda partilerini bir ittifaka meze yaptırmayanlar, diğer ittifakta kalmaya devam ederken, hem partilerini hemde kendileri meze etmiş olmazlar mı ?
Ne yaman bir çelişki… !!
Demek ki ilkeli kararlı ve net bir duruş sergileyemiyorlar.
Şu da bir gerçek ki; ilkeli ve kararlı net “ortak” bir siyasi duruş sergileyemeyen siyasi hareketlerin, marjinalleşip kaybolup gitmeleri siyasetin doğasında vardır.
Türk siyasi tarihi ise; bunun örnekleri ile doludur.
Geçmişte kalmış olanların hallerine bakıp ibret almak/alabilmek ise; Hidayet, Dirayet ve Feraset gerektiren meziyetlerdir !!
Sadi ÖZGÜL